bugün

entry'ler (15)

gecenin sözü

Dolunay yükseldikçe küçülür ve alçaldıkça büyür. Bu haliyle bana ego'yu hatırlatıyor.

sözlük yazarlarından aforizmalar

''Bardağı hangi yöne çevirirsen çevir, içindeki sıvının yüzeyi yere paraleldir.''

31 çekerken yakalanma anıları

Lanet olası bir durumdu. Üzerinden çok zaman geçmedi. Ömrüm boyunca hatırladığım her an etim kemiğimden ayrılacak, düşünürken yüzüm ekşiyecek ve de istemsiz kahkalarım hiç olmadık yerde dikkatleri üzerime çekecek. Bu kahkahalar utanç kaynaklıdır.
Amcam kaza yapmıştı. Bütün aile amcamlara gitti. Bütün sülale amcamın ziyaretinde. Ben herkesin gitmesini sabırla bekledim. En son annem de evden çıkınca laptopu sağ tarafıma koyup donu indirdim. Ben sol el ile işi görürüm de... Sağ el ile pc'yi yönlendiririm. Girdim bir az ers sitesine. Kayla Kayden... Hatun kocasını aldatıyor. Kocası salondan bişeyler anlatırken kadın eski aşığıyla kapı arkasında vuruşuyor. Bu formatta çok film var sitede. Format gereği kadının kocasının olan bitenden haberi yok. Her neyse. Ben şap şap... Kadın ahh uhh... Derken kapı açıldı babam içeri girdi...
Nerden geldi lan bu adam!! Kapı sesi duymamıştım. Normalde gelenin gidenin sesini duyar, ona göre toparlanırdım. Bu babam da nerden çıkmıştı şimdi! Olacak iş değildi yani. Allah kahretsin.
Babamı görünce ''sen ne zaman geldin yaaa'' dedim. Utancımdan yerin dibine girdim. Babam ''napıyon len'' dedi. Bir daha utandım. Böyle işin anasını avranıdı sikeyim derler ya, aynen öyle. Kalkıp toparlansam babam dal taşak her şeyimi görecek. Dizlerimi göğsüme katladım. O an babam biriyle konuşuyordu. Ulan amına koyayım insan içinde bulunulan vaziyet gereği bir dışarı çıkar değil mi? Yok... Babam geldi önce ekrana baktı sonra kafayı uzattı penisimi görmeye çalıştı. O korkudan, o heyecandan, o utançdan penisim içine kaçmıştı oysa. Babam bir şey göremedi. Pis pis sırıttı. ''Ulan, dedi, herkesten beklerdim de senden beklemezdim''. Güldü. Ben o an istemsiz kahkahalar atıyordum. Vaziyet ortadaydı. Ne deseydim? Zaten babamı görünce diyebildiğim tek şey ''sen ne zaman geldin ya'' olmuştu. Bunu düşününce de gülüyordum. Ulan... Ulan... Kaderimi sikeyim.
Halbuki o güne kadar hiç yakalanmamıştım. Bu konuda kendime çok güvenirdim. Ama babam da amma şeytan çıktı. Ulan nasıl geldin sessiz sedasız... Ve neden geldin? -Yemek yemeye gelmiş... Ulan... Ah ulan... Allah kahretsin. Aklıma geldikçe rengim sararıyor. Olur olmaz yerlerde babamla göz göze gelince bıyık altından güldüğünü görebiliyorum. O da şok oldu. Aklına geliyor sürekli biliyorum. Bunu bilme beni öldürüyor. Allahtan yemek yemeden önce filan ''ellerini yıkadın mı'' diye sormuyor. Ya bir de sorsaydı? Ya bir de sorsaydı!
Abartmıyorum, yakalandıktan sonra evden çıkıp amcamın ziyaretine gittim. Adam kaza yaptı ölümden döndü. Bütün sülale amcamın evindeyiz. Babam henüz yok. Millet babamı soruyor, ne zaman gelecek diye. Babamı arayanlar var, neredesin, nerede kaldın diye. Ben içimden inşallah gelmez diye dua ediyorum. Babam geldi sonunda. Bu da beni duygulandıran olay... Hiçbir şey olmamış gibi davrandı babam. Geldi yanağımdan makas aldı. Her zamanki içtenliğiyle ''napıyon baboş'' dedi. iyi babacım seni sormalı filan...
Sokakta yürürken kahkahalar atıyordum. Aklıma geldikçe de aynen böyle oluyor. Yazarken de güldüm durdum. Ama her nedense gece uyumaya çalışırken, gözlerim kapalıyken utanç krizleri geçiriyorum. Ve bu yakalanma olayına maruz kalanlara önerim : Paylaşın. Arkadaşlarınızla, abinizle paylaşın. Paylaştıkça travmanız geçecek. Kendimden biliyorum. Yalnız kaldığımda utanç krizleri, birine anlatırken gülme krizleri.
işin kötüsü ne biliyor musunuz? Babam 65'inden sonra gençlik yıllarından kalan küller alevlendi ve yeniden kumara başladı. Eskiden ortağı olduğu, sonra bıraktığı amcamın kahvesinde babamı sürekli kumar oynarken yakalıyorum. 31 çekerken yakalanmadan önce hesap sorabiliyordum. Artık o beni görünce ''ulan senden beklemezdim'' dercesine kafasını sağa eğip dudaklarını bükerek bana gülümsüyor. El sallıyor ve ben de gülüyorum. Yani artık babamın kumarına laf edemiyorum. Ne edeceğim zaten! Adam can sıkıntısından, vakit geçirmek için oynuyor. Hem kendi parası değil mi? Çok büyük miktarlarla da oynamıyor. Kime ne!

kafka dan aforizmalar

Osman Çakmakçı çevirileri okunmaması gereken aforizmalardır. Zira kendileri bu aforizmaları anlaşılırlıktan uzaklaştırmıştır. iş Bankasi Kultur yayinlari bu herifin çevirilerini nasil yayimlar anlamis degilim. Burada paylaşilanlar ne kadar sade, anlaşilir bir de o adamin cevirilerini okuyun. Got herif katletmiskafka'yi.

bornova şehir tiyatrosu

iki yıl önceki ''Damdaki Kemancı'' oyunundan gayrı beğenimi kazanamayan kuruluş. Bu sene (bkz: Dario Fo)'nun Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü oyununu sergiliyorlar. Oyunun broşüründe Bornova Belediye Başkanının ''Sevgili Bornovalılar'' diye başlayan bir yazısı var. Ulan sanki sadece Bornovalılar gidiyor oyuna. Sanki Karşıyaka ve diğer ilçeler tarafından boykot edilmişler. Oyun desen berbaaaat... berbat ki ne berbat. Kendileri de farkında, bakmışlar beğeni kazanamayacaklar gezi parkı eylemlerine, soma'ya, yolsuzluklara göndermeye yapmışlar; sadece ilk perdenin sonundaki gezi parkı göndermesinde alkış alıyorlar, o da perde sonu olduğundan sanırım. Tamam göndermeni yap ama tek atraksiyonun bu olmasın. insanların maneviyatını suistimalden başka bir şey değil. Hani eskiden vapurlarda aptal aptal gösteriler yapılır, kimse izlemez, gösteri sonunda türk bayrağı açılır ve herkes alkışlarmış ya, tamı tamına aynısı. Başroldeki alaylı beyefendi deseniz Ali Porazoğlu'nu çok izlemiş sanırsak. Resmen çakması. O ses tonları, o nidalar, o esler... Diğer oyuncuların yapmacıklığı... Böyle kötü oyunlar yapmak seyirciye saygısızlıktır. Biz, naçizane birkaç arkadaş olarak zaman kaybına uğradığımızı düşünüyoruz. Yine de oyun sonunda alkışladık. işin garibi, herkes ayakta alkışladı (biz hariç). verilen emeğe saygı duyuyoruz ama emeğin daha doğru harcanması lazım, çarçur edilmemesi lazım... Saygılar.

şiir

Şiir çocuklukta saçma bulunan biraz büyüdükçe ilgi duyulan ve akıl ermeye başladıkça sevilen bir edebiyat tarıçasıdır. Birçok kişi şiir yazar, ama herkes iyi şiir yazamaz. Bana kalırsa dünya'yı iki satırla anlatma sanatıdır. Uzun uzun yazılanlara ya destan demek gerek ya da satırları alt alta yazılmış köşe yazısı. Öyle ki köşe yazılarını şiir diye yutturuyorlar satırlaştırarak.
Örn : Cinnet Moder. Bir türlü sevemedim.
Orhan Veli'dir esas şair ve Nazım Hikmet'tir en büyüğümüz.
ilgilenen olursa: http://surromantizm.tumblr.com adresinde benim de paylaşımlar yaptığım olur.

izmir kısa film festivali

15. izmir Kısa Film Festivali bugün bitti. Gösterimler bildindiği gibi Fransız Kültür Merkezi'nde yapıldı. Ödül ise Altın Kedi.
izmir'de böyle kültürel etkinliklerin olması güzel. Tabii daha büyük festivaller istiyor gönül.
Eleştirecek olursam öncelikle filmlerin arasında hiç ara olmamasından bahsedebilirim. Kaç dakika olursa olsun ister 5 ister 25 bırakın da bi izlediğimizi sindirelim, ama yok tak tak tak yangından mal kaçırır gibi filmleri art arda gösterdiler. Bu durum bazı anlarda beyin mıncıklanması yarattı.
Fransız Kültür Merkezi festivali iyi taşıdı ama salonları biraz özen istiyor. Koltukların sıralanışı ve en arkayla en önün aynı yükseklikte olması görmeyi engelleyici unsurdu, birde önünüze koca kafalı biri oturunca yandınız demektir. Alt yazılar en zor okunacak yere yerleştirildiği gibi bazen ingilizce ve Türkçe yazılar üst üste bindi, bunlara dikkat etmek gerek. Bununla beraber 1 saniyede iki satırı okumak basit bir şey olmalı, bir tek ben yetişememişimdir (!)
Özensizlikleri bir yana bırakırsak, LILA ve DISIPLIN adlı iki film vardı ki benim Altın Kedi adaylarım bu filmlerdir. Eğer ikisinden biri kazanamazsa hayal kırıklığına uğrarım. Onun dışında ''yapacağınız filmi sikeyim'' adlı bir ödül olsa kesin kazanacağını düşündüğüm bir Türk kısa filmi vardı ki ismi Hafta Sonu Tatili'dir.
Japon kısa filmleri de büyük ihtimalle Youtube'dan indirildi, görüntü kalitesi itibariyle.
Tabii ortamın sıcaklığı, insanlar arasındaki içtenlik sadece izmir'de rastlanacak türdendi.
Buca ve Konak belediyelerine teşekkürler.

slaven bilic

Euro 2008'de türkiye'nin çeyrek finalde elediği Hırvatistan milli takımının teknik direktörüydü. Adamları elediğimizde hırvat futbolcular bu adama sarılıp ağlamıştı. Kendisi maçtan önce çok artist konuşmuştu. Bir nevi göt etmiştik. Uzatmalarda öne geçtiklerinde her şey bitti sanıp oraya buraya koşturmuşlardı da semih'in golüyle götlerinin üstüne oturmuşlardı. Hiç sevmezdim kendisini. Ama şu dönemde BJK'nin başında çok iyi. Harika bir insan.

fifa vs pes

Efendim bu fifa 90'lı yılların sonlıarından 2000-2001'e kadar playstation1'de rakipsiz futbol oyunuydu. Daha sonra konami'nin winning elewen oyunları PS2 çıkana kadar yerini alıp fifa'yı tahtından etti. PS2'nin çıkmasıyla PES oyununun damga vurduğu sektörde PS3'ün de çıkmasıyla iyice kızışma başladı. Kendisini unutturan EAsports yeni fifa oyunlarıyla ben de buradayım dedi. bir müddet kafa kafaya ilerleyen PES-FIFA rekabetinde sanıyorum ki artık FIFA önde. Özellikle son oyunun kapağındaki Arda Turan resmi Türk oyuncuların ilgisini baya bir çekti.

hayatında hiç kemiği kırılmamış insan

Bu insan ya çok şanslıdır ya çok dikkatlidir ya da evden çıkmıyordur.

kankanın sevgilisi ile yatmak

Örneğin üç kanka vardır. Bunlar Ahmet, Mehmet, Hasan olsun. Hasan'ın sarışın, mavi gözlü, süper göğüslü, süper kalçalı, pembe dudaklı bir sevgilisi vardır. Hasan, kankalarıyla sevgilisini tanıştırmıştır. Kankalar, bu kızdan ister istemez etkilenmiştir.
Ahmet ile Mehmet yalnız kaldıklarında birbirlerine Hasan'ın sevgilisi hakkındaki düşüncelerini sorarlar. ''Verse sevişir misin'', ''gelip seninle seks yapmak istese ne yaparsın'' gibi sorular gelir. ikisi de ''yoook birader, Hasan benim kardeşim, asla böyle bir şey yapmam'' gibi cevaplar verirler. Ama içten içe gecen düşünce : Ahh ulan ahh parçalamazsam şerefsizim. Amk kızı ağzımın suyunu akıttı!

bir kız için ağlayacak kadar küçük düşmek

Bir arkadaşımın başına gelmiştir. Çocuk kız arkadaşının acımasız davranışlarından, ayrılmak isteyişinden, ilişkideki bütün ipleri ele geçirmesinden bunalıp duygusal boşalma yaşamış. Kız yanındaymış. Çocuğu yakınlarındaki bir merdivene oturtmuş, gitmiş bakkaldan su ve kağıt mendil almış, çocuğun yüzünü yıkayıp silmiş.
arkadaşım baya utanıyordu bu anlattığı durumdan. Utanmalı da. Ama diyor! Orada vazgeçip gitseydim o güzelim kızla o hafta yatamayacaktım.

sevilen hatunla seks yapılır mı sorunsalı

sevilen hatun ile tabii ki seks yapılır. en güzel seks sevilen hatun ile olur. bir erkek sevdiği hatundan tiksinmez. duygu yüksek dozda olur. ilişki bittikten sonra partnerden kaçıp kurtulma isteği doğmaz.

atatürk ün avrupalılar tarafında çok sevilmesi

Norveççe'deki ''Atatürk gibi olmak'' deyiminin kanıtladığı bir gerçek.

hoş geldiniz

Beynimizde otomatikman söyleme getirilen sözlerden biridir. Sevmediğimiz birine bile hoş geldin(iz) diyebiliyoruz, tabii bu Neden geldin?? de olabilir ya da hayırdır? yahut 'la sen hayırdır?' gibi. bunun dışında -naber sorusuna verilen -iyidir senden naber cevabı da otomatiktir. Tabii tüm bunların dışında 'hoş geldiniz'i duymak kişiyi hoşnut eder.. 'rahatsız ediyorum' endişesini azaltır.