bugün

entry'ler (10)

homicide

latincesi homicidium olan ingilizce kelime. latincede homi insan demektir. caedere (yönelik hali cidium) ise yok etmek anlamı taşır. ikisi birleşince insan öldürmek anlamı oluşur.
görüldüğü üzere cidium kelimesi ingilizcede öldürmek ile ilgili eylemlerde sıklıkla türetici olarak kullanılmıştır.
(bkz: suicide)
(bkz: genocide)

show off

ingilizce de gösteriş yapmak veya hava atmak anlamına gelir. ayrıca fiyakacı insan anlamında sıfat olarak da kullanılır.

patavatsız

insanların ''ne kadar açık sözlüsün'' ''ne kadar dobrasın'' diyerek durmadan gaza getirdikleri, oysa ki kendi içinde ''densiz'' ve ''ağızı ayarsız'' olan kişiler için kullanılan deyim.

isim bitki şehir

ilkokulda oynanırken enteresan diyaloglara sebebiyet veren oyundur. örneğin ;
harf: n
- evet hayvana geldik. ahmet ne buldun ?
+ ben bir şey bulamadım
- ayşe sen ?
* ben buldum, ninja kaplumbağa
- hadi be ordan, o sayılmaz
* niye sayılmasın engerek yılanını saydınız ama e ile
- o zaman ş harfi gelince de isme şredır mı yazacaksın hayret bişey
* o bir kere s ile yazılıyo cahil

marilyn monroe

estetik cerrahlar tarafından yüzündeki simetrinin dünyada bir eşi daha olmadığı söylenen, mona lisa'dan sonraki en ünlü gülüşe sahip bir güzeller güzeli.

albasti

ateşli bir doğum sonrası hastalığı. doğum sırasında hijyene özen gösterilmezse alinan mikroplar sonucu oluşur. lohusa humması olarak da bilinir. halk arasında lohusanın başına kırmızı kurdele bağlanarak annenin korunduğuna inanılır.

deniz kızı

ünlü alman hikayeci hans christian andersen'in kaleme aldığı bir masal kahramanıdır. fakat bu masalın ardından birçok efsaneye de konu olmuştur. masala göre küçük deniz kızı ölümlü bir canlı olmasına rağmen çok uzun bir ömre sahipmiş. bütün vaktini kayalıklara oturup harikulade sesiyle şarkılar söyleyerek geçirirmiş. fakat günlerden bir gün kralın yakışıklı oğlunu görüp ona aşık olmuş. ama ayakları olmadığı için kıyıya çıkamıyor, prense yakın olmamıyormuş. prensin çevresinde olabilmek için iki ayağı olmasını bütün kalbiyle dilemiş. dileği yerine gelmiş fakat bu iki ayağa karşılık pahalı bir bedel ödemesi gerekiyormuş. attığı her adımda dayanılmaz bir acı çekecek ve hiç konuşamayacakmış. deniz kızı aşkı uğuruna bu bedeli ödemeyi kabul etmiş. fakat bu büyük aşkına karşılık bulamamış, ve prens başka bir kızla evlenmiş. deniz kızının kalbi o kadar kırılmış ki her attığı adımda acıyan canı, bu kalp ağrısının yanında hiç kalmış. prensin düğün gününde hep şarkı söyleği kayalığa giderek kendini sulara bırakmış ve bir daha küçük deniz kızını gören olmamış.

beni bağlamaz

argoda ''beni ilgilendirmez'' veya ''benim problemim değil'' anlamına gelen söz öbeği. bir benzeri için ;
(bkz: ben thomas bana komas)

sam amca

ingilizcedeki karşılığı uncle sam olan ve amerika birleşik devletlerini sembolize eden bir figürdür. bu ismin amerikanın bağımsızlık mücadelesi sırasında ortaya çıktığı rivayet edilir. bu dönemde amerika'da et ticareti yapan sam isimli ünlü bir tüccar, savaş sırasında amerikan ordusuna yüklü miktarlarda et bağışı yapmaktadır. bu sırada amerikan eyaletleri daha yeni birleşmiş olduğundan birleşik devletlerin ingilizcedeki kısaltması olan us (united states) ilk defa kullanılmaya başlanmıştır ama halk arasında bilinmemektedir. bu sebeple askerler yardım olarak orduya iletilen et bidonlarının üzerindeki ''u.s.'' kısatmasını ''uncle sam'' olarak yorumlarlar. bu yaygın bir kullanım haline gelir ve zamanla sembolleşir.
yani sam amca aslında bir et tüccarıdır.

figüran

sinema ve tiyatroda başrol veya karakter oyuncusu olmayan, geriye kalan insanları canladıran, bir nevi kalabalık yapan insanlardır. filmde ve sahnede figüran olmak bir tarafa, hayatta da figüran olmak mümkündür. başka insanlar yaşarken, fonda dolaşmak, sadece bir figür görevi görmektir bu. hayatın ilan sayfalarında yaşamaktır.
(bkz: tutunamayanlar)