bugün

entry'ler (43)

en güzel içki meze eşleşmeleri

victor deme şarkısı (tercihen djon maja) - sarmısaklı yoğurt şeklinde sıralanabilir.

vıctor deme

salif keita ile birlikte kendisi rakı masamın en asil iki konuğudur...

raincoat and a rose

kadife ses. hüznü namlusuna tam şarjör doldurmuş bir şarkı.. one more cup of coffeenin ardından dinlendiği zaman intihara yaklaştırıyormuş diyorlar. hayatımda duyduğuma en mutlu olduğum, ama en derin acılarımı daha da derinleştiren bir kaç şarkıdan biri.
çok güzel bir şarkı...

"is that really me?"
"did ı do something wrong to have to pay in many more ways than one?"

nasıl dağılmazsın???

emre belözoğlu

sözlükteki seviyeyi bariz gösteren futbolcu ismi.

arkadaş eğer yapılan onlarca tespitte;

fenerlilerin sadece döktüğü tere odaklanıp yaptığı terbiyesizlikleri ve mafya-vari tehditleri görmezden geldiğini;

gs'lilerinse sadece terbiyesizliklerine odaklanıp oyun tarzını ve hırsını göz ardı ettiğini
görüyoruz.

arkadaş şimdi sizin yazdığınız hangi yazıda objecktiflik arayabilirim? onlarca entry karalıyorsunuz, bir sürü yazıp çiziyorsunuz. hassas bir konuya gelince gerçek faşizminiz, sabit fikirliliğiniz ortaya çıkıyor. biraz görün arkadaş bu işleri!

futbolun sadece ama sadece parayla döndüğünü, en baba fanatik oyuncunun bile parasını alamayacağında ve karşı takımdan çok daha iyi bir teklif geldiğinde takım değiştireceğini bilmiyor musunuz?

futbolun bu kadar büyütülmesinin tek sebebinin ülkeyi oyalamak ve bu işlerden para, rant vs elde etmek olduğunu göremiyor musunuz?

emreye verile trilyonlarca parayı sana verseler sende ne din ne iman (nerdeyse) kalacağını tahmin etmiyor musun?

naci en palestina

naci en alamo'ya remedios da silvanın sesinden aşık oluş biri olarak ezilen filistin halkı için yapılmış bu şarkı tüylerimin diken diken olmasını sağladı.
şarkının sözlerinde ilk iki kıtanın tekrar ettiği yazılmış olsa da ikinci kıtasını arapça söylüyor ve kalbim filistin'de gibi birşey söylediğini hissediyorum ben nedense...

şarkı gerçekten güzel. gitar - ispanyolca ve ezilmiş bir halkın isyanı ancak bu kadar güzel gelebilirdi bir araya...

anal ve oral yapıp bakire olan kız

sanki, bakire olmayan kızın tek alternatifiymiş gibi sunulan kızdır.

kızların bekareti konusunda herkesin yaklaşımı nedense aynı:
bakire kız isterdim diyen herkese anal yapmış oral yapmış ordan oraya koşturmuş kızları sunuyorsunuz...
yok mu abi içinizde hem bakire hem de anal - oral bilmeyen bir zat?

erkeklerin bekaret istemelerini eleştirmenizi anlamıyorum. yok eğer diyorsan ki "sen bekaret isteyebileceğine göre ben de senden x, y, z istiyorum", o zaman bunu tartışırız, ve istediklerinizi sağlamayana yüz vermemenizi anlarız.

ama bırak da ne istediğime ben karar vereyim.

not:
lim x > para
lim y > yakışıklılık
lim z > dürüstlük

uzar gider bu...

28 aralık 2008 uludağ sözlük itü sözlük maçı

amaca hizmet etmemiş zirve.
cidden heyecanla beklemiştim bu zirveyi her ne kadar istanbullu olmasam da gönlüm bu maçtaydı.
interaktif sözlükler arası benzer etkinliklerin olması çok hoş olacaktı zannımca. ancak sonuç olarak eğlence amaçlı yapılan bir maçın sonucunda bile bu hale gelinmişse tribüne döner bıçağı sokanları anlamak zor olmasa gerek.

sözlükleri ve yazarların entelektüellik seviyelerini sanırım fazla büyütüyorum gözümde.

kalbim bomboş

yağmur var denizlide. yazıcıoğlu parkı'ndaki gölete düşen her damlada daha da anlam kazanıyor bu şarkı.

adıyla ironik bir şarkı bu. kalbinde biri olmayan adam dinlemez bunu. anılar acılarla kardeş; o da benim en büyük sevgilim..

kisinin aldatildigini ogrendigi an

an itibariyle şu andır:

günlerdir konuşa konuşa kontör bittiği için sevgiliye, abinin telefonundan mesaj atılmıştır:

-"aşkım seni çok özledim"

gelen mesaj acı ama gerçektir:

-kimsiniz?

devlet malini sahsi isleri icin kullanan insanlar

ülkemizde en sık....... diye devam etmeyecek bu yazı.. bu ve bunun gibi olaylar ülkemizle alakalı değil; bu tamamen vicdan ve öz saygıyla alakalı...

öncelikle bu olayla ilgili taze bir örnek için buraya bakabilirsiniz. ancak medyanın bize sunduğu en büyük kazık olan "bana bir koz verin herifi dünyanın en iğrenç adamı gibi sunayım" mottosuyla davranmayacağım. bu haberde okuyacağınız olay sadece o kişiye has bir zayıf karakterllik örneği değil; aynı anda bu toplumun bağrından çıkan "devletin malı deniz yemeyen domuz" zihniyetinin ne kadar içimize işlediğnin de göstergesidir.

akşam iş dönüşü karşımdan gelen polis arabaları görüyorum. bomboş yolda bile sirenleri yanık yol alan arabalar... devlet dairesine gittiğimde sanki bana hizmet etmek değil; bana hükmetmek için devletten maaş alıyormuşçasına halkı hor gören memurlar-amirler, bizi yönetmek için değil, kendi şirketlerinin çıkarlarını yükseltmek için meclise giren büyüklerimiz(!)...
bunların tamamı benim zihnimde bir hamamböcği izlenimi taratıyor. toplumun üzerinden geçinen, bu ülkeye kambur olmaktan başka bir katkısı olmayan lağım fareleri... bu sürüye karşı utanmak ve ayıplamak dışında bir yaptırımımızın olmaması ne garip.

--spoiler--
http://www.milliyet.com.t...yirli%20olsuna%20gittiler
--spoiler--

uludağ sözlük e bir daha gelinse alınacak nickler

(bkz: hamili kart zallın yakınıdır)

türkiye ye gelmiş en iyi teknik adam

siemens S-200 serilerinin elektronik mühendisi michael kunpftur bu adam! adam fabrikaya tek başına geldi koskoca makinaların kurulumunu tek başına yaptı, hepsini seri üretime geçirdi, danışmanlık hizmeti adı altında cayır cayır 13.000 euroyu kopardı bizden.
herife makinadaki arızayı telefonda soruyorsun eliyle koymuş gibi buluyor.

ülkemin gördüğü en iyi teknik adam budur, gerisini tanımam!

müslüm gündüz

tanıdığım en iyi cinokolog...

29 kasim 2008 ankara mitingi

denizli'den kalkıp üşenmeden katılacağım mitingdir. mevcut hükümeti, kadrolaşma, ayrımcılık ve özelleştirme politikalarından dolayı deli gibi eleştiren her bir bireyin bir ses çıkarmasını umut ediyorum.

uninvited

"must be strangely exciting
to watch the stoic squirm"

hiç gerek yokken eski acılara tuz basan şarkı.
bir rivayete göre bizim yaşayacağımız ömür aslında zaten belliymiş. bize belli bir kredi verilirmiş ve biz gülümsedikçe bu kredi artar, ağladıkça ya da kaşları çattıkça ömrümüz kısalırmış. bu rivayet doğruysa bu şarkı en az bir yıl kısaltır ömürleri. dağıtır çünkü.
bir çok hafif şarkı gibi çocuk aşklarını ya da pembe anıları getirmez ama akla, en ağır ne varsa, utançların, ayıpların, ihanetlerin... bunları hatırlarsın bir bir.

"you speak of my love like
you have experienced love like mine before"

çok kızdığın ve senin aşkını sorgulayan kişiye ithaf edersin şarkıyı. ağlamak gelir içinden ama kızarsın zaten seni sorgulayana, ağlamamak için direnirsin.
bu şarkı herkeste mi aynı etkiyi bırakır bilmem ama ben bu şarkının başında normalsem ortalarında dağılmış olurum ve de şarkı bittiğinde hırslı sinirli ve inadına ayakta oluyorum.

kertemeyen kele

bağlaç olan ki leri, bağlaç olan da ları ayırmayı bilmeyen bir aydın.
entelektüellik yerlerde.

bursu chp versin o zaman

yandaş medya tarafından ısrarla halka dezenformasyon sunuluyor. chp "burslar iptal edilsin" demiyor. "burslar el değiştirsin" diyor! aradaki anlayan ama halkın anlamamasını isteyen çıkarcı medya da aynen istediği gibi halka bunu sunuyor.

şimdi bunu köydeki ali amcanın bir yeriyle anlamasını çok görmem ama milliyet gibi * zaman gibi * gazetelerin yazdığı her kelimeye anında bir sazan gibi atlayan sözlük yazarı arkadaşları görmek içimi acıtıyor.

her ay aldığım maaştan bilmem kaç yüz milyon lira kesip;
benzine, sadece mecbur olduğumuz için, maliyetinin 4 katı para alıp;
ota vergi boka vergi diye anayasanın ilk üç maddesinden birinde yazan "sosyal devlet" anlayışını resmen yemiş bitirmiş bir vergicilik * yaparak benden aldığı paralarla sadece oy kaygısıyla birilerine kömür dağıtmasına, sadece "dayısı" olduğu için bursu hak eden (!) öğrencilere burs vermesine razı değilim arkadaşım!

ösym olmayıp da öğrenci seömeyi belediyeler yapsa idi halimiz ne olurdu biliyor musunuz? badem bıyığını en güzel seyreltebilen tıp ve mühendisliği garantilemiş olurdu... sadece üniversiteye yerleştirmelerin değil; aynı anda bursların, ve hatta kariyer yerleştirmelerinin de ösym'ye paralel bir tarafsız kurum tarafından yapılmasında hiç bir beis göremiyorum...
dayım olmadığından ve öğrenci olduğum yıllarda bursa çok ihtiyacım olduğundandır belki de, ne dersiniz?

23 kasim 2008 denizlispor bursaspor maci

kaliteli bir maç idi. uzun süredir güneşli gün dışında bir gün görmemiş olan denizliye yağan yağmur da denizlisporluların işlerini bir hayli zorlaştırmıştı.

maç boyunca hop oturup hop kalktık. gol düellosu maçı ne kadar zevkli yapsa da benim maç ile ilgili aldığım en büyük keyif şudur:

maç sonrası maçı kazanan denizlispor teknik diretörü iyi oynayamadıklarını, şans ile kazandıklarını ifade ederken bursaspor cephesi de "iki takım oyuncularını sahada iyi mücadele örneği sergiledikleri için tebrik ederim. kazanmak isterdik ama kaybettik. üzgünüz" beyanı yapmıştır.

keşke güya büyük (!) takımlarda da bu karakter örneğini görebilsek dedirtmiştir.
tebrikler olsundur...

cumartesi sabahi

devlette çalışmaya ah edilen zamandır.

la alegria

ağlamaya en yakın noktadır bu şarkı. tüyleri diken diken eder dalar gidersiniz. geride bıraktıkların gelir sıra sıra. kirlenmiş aşkları, pisliğe batmış hayatını sorgularsın.
barcelonada olmak vardı şimdi dersin.
denize karşı.