bugün

12 eylül 2010 türkiye abd maçı seyircisi

öncelikle bir ani;

az degil en az 15 sene gecmis benim canli olarak bir basket macini izlememin üzerinden, efes'in firtinalar kopardigi dönemden bu yana yani neredeyse.
aradan gecen sürecte tipik futbol seyircisine hangi ara dönüstüm bilmiyorum ama cok iyi hatirladigim bir sey vardi ki; 96'larda ankara'da basket maclari da futbol seyircisi mantigi ile izlenirdi. cigerlerimizi patlatirdik tabiri caiz ise, bir dakika susmadan, yerimize hic oturmadan. eve döndügümüzde sesler kisilmis, bel-bacak tutulmus olurdu ama takmazdik hic. iki gün sonra normale dönecegini bilirdik hepsinin.

sonra bir elestiri;

simdi bu geceki maca bakiyorum bir de. salonda cit cikmiyor neredeyse. dünya kupasi ve final maci ve bu mac sizin ülkenizde, üstüne üstlük sizin ülkenizin milli takimi oynuyor bu maci.
ben ekran karsisinda bagirip cagirirken buldum kendimi yine, hangi ara basladigim hakkinda hic bir fikrim olmasa da, seslerimin duyulmayacagini bile bile. salonda kimsenin umrunda degildi ama, sanki herhangi, alakasiz iki ülkenin hazirlik macini izlemeye gelmis gibiydiler. ruh yok, takimi ateslemek yok, rakibin konsantrasyonunu bozmak yok, hakem üstünde baski kurmak yok, onu bunu birakin kimin ev sahibi oldugunu göstermek bile yok. sonra son 2 dakikada neymis; "türkiye sizinle gurur duyuyor." oyuncularda cidden peygamber sabri var sanirim, ben böyle seyirciye ancak "geciniz efendim bu ayaklari." diyebiliyorum zira.

ve tanim;

kiro, alaturka, arabesk diye nitelendirdikleri futbol seyircisinden cok fazla ögrenecek seyi olan topluluktur. bu ögrenme süreci elbette ki; "vur-kir-parcala!" seklinden ziyade, takim nasil desteklenir, mac nasil izlenir, vs. gibi sorularinin uygulamali örneklerle cevaplandirilmasindan olusmaktadir.
güncel Önemli Başlıklar