bugün

kızların prenses takıntısı

barbie oynayarak başladı her şey. bar-bi dedik ona. bazen sindy dedik ama genelde barbie dedik. barbie bebek. senelerce hiç konuşmayan o salak yaratıkla vakit geçirdik. biz konuşturduk. ken ile seviştirdik. kendimizi onun yerine koyduk. barbie gibi giyinmeye, barbie gibi süslenmeye çalıştık. concon olduk. ben olmadım. aptalca çünkü. banane.

büyüdük sonra. zayıf olmaya çalıştık. saçlarımızı sarı boyatmaya çalıştık. ben çalışmadım zaten sarışındım. ben kırmızıya boyadım.

sonra birileri girdi hayatımıza. hayatım dedi, aşkım dedi. ama bunu belki hiç hissetmeden söyledi. doğadaki sesleri yansıttı belki de. bilmiyoruz. ama ben demedim hissetmeden.

ama işte bazıları kendisine prenses denmesini istedi. sanki öyle denilince prenses olabileceğini hissetti. halbuki bilseydi önemli olan söyletmek değildi. bunu söyleyenin hissetmesiydi. ama o da muhtemelen hissetmedi.

ken aradılar birer tane hayatlarına. ama dünyada üretimi durmuş. birini buldular onlarda ve şöyle dediler:

-bana prenses de.
-neden?
-çünkü annem hep öyle der.
-ama sen çirkinsin. prenses güzel olur.
-üüüüüü!!!
-tamam ağlama, prenses. pofff.
-zaten annemde beni beğenmiyor. ablan daha güzel diyor.
-??!!

bazen annelere kızmakta haklı olduğumu düşünsem de kızamıyorum. aslında kızıyorum. böyle saçma sapan insanlar yetiştirenlere. prenses denilince kendini bişe sanan bu insanlar şu an aramızda geziniyor öylece. hala kendilerini prenses sanmaya devam etmekte. bu takıntıları bu ricalarını gerçekleştiren erkeklere ve annelere de kızmaktayım.

hakkın yok de. ama bu aslında bir boka benzemeyen yapmacık hanımlar dış görünüşlerine takmaktan başka hiç bir şey yapmayan bu insanlarla aynı toplumda olmak benim zoruma gidiyor.

ve onlar için. kendini prenses sanan embesiller için, en yakın zamanda piyasada olmasını umut ettiğim şarkım geliyor. pek yakında...