bugün

belediye otobüsü maceraları

okula gitmek için başka alternatifiniz yoktur. özel taksi dünya para, yürümek işkencedir ve oturduğunuz semt'in nüfusuna bağlı olarak belirli dakikalar arasında gelir belediye otobüsü. pek bilinmeyen, nüfusu az bir yerde oturuyorsanız şayet otobüsü kaçırma gibi bir lüksü göze alamazsınız. bir sonraki otobüsle gitmek size pahalıya mal olabilir. okula geç kalırsınız, işe geç kalırsınız. patrona anlatamazsınız derdinizi. o piç ne bilsin sizin her gün nelerle cebelleştiğinizi. bunun için sabah erkenden çıkarsınız durağa. en son binip kapı ağzında kalmamak için otobüs ufukta görününce hemen ön safhalara geçersiniz. bilirsiniz ki otobüs ağzına kadar dolu gelecektir. sigaradan son bir kez çekip binersiniz bir şekilde ve tutunmak için bir demir, birşey ararsınız içerde. o vakit hareket eder otobüs duraktan ve sonraki duraklarda bekleyen insanlarda vardır ama artık tıka basa doludur otübüs. bir sonraki durakta durur ve kapı zar zor açılır. şöför ayağa kalkar ve ortalara doğru bakarak " hadi biraz daha arkalara ilerleyelim, lütfen " gibi cümleler sarfeder. siz bir yandan can çekişirsiniz, bir yandanda oturan insanlara bakarsınız. kimse şöförün dediklerini sikine takmıyordur haklı olarak. kimi yanındaki arkadaşıyla, sevgilisiyle konuşur, kimi uyur. siz hala canınızın derdindesinizdir ve yavaş yavaş nefes almamaya başlarsınız. işinize, okulunuza yaklaştıkça içinizi bir telaş kaplar. - lan nasıl inecem ben burdan? diye sıkıntıya düşersiniz. o arada otobüstekilerin artık yavaş yavaş indiğini, koltukların öksüz kaldığını görürsünüz. bir süre sonra iyice seyrekleşir otobüsün içindeki yolcular ve istediğiniz koltuğa oturabilirsiniz ama artık o boş koltuklar sizin için hiç bir şey ifade etmez. çünkü bir sonraki durakta ineceksinizdir. üstünüzü başınızı, yamulan kravatınızı düzeltip duracak düğmesine basarsınız ve sonra otobüs durağa gelir inersiniz. işinize, okulunuza dağılırsınız.
güncel Önemli Başlıklar