bugün

toyota hilux

11 yıldır sahibi olduğumuz araç. Efendim bu namussuz kamyonet o kadar dayanıklıdır ki, 11 yılda çok az bir bakım yaparak 190.000 kilometre yol yapmamıza imkan tanımıştır. Şahsen, ben bi araç olsam ve bana bu kadar az bakım yapsalar, sanırım 5. yılda amı götü dağıtırdım efendim. (bkz: amı götü dağıtmak) Lakin 11 yıldır aracın çıkardığı en büyük sorun, sol ön tabla'nın kırılması olmuştur. O da yolların ağzına eden belediyenin suçudur, aracın değil.

2.4 litre motor hacmine sahip olmasına rağmen sınıfındaki rakiplere kıyasla gayet iyi bir yakıt ekonomisi sunmaktadır. En sıcak havalarda bile optimum değerden yukarıya çıkmayan hararet ibresi, japon yaptı mı yapıyor dedirtecek cinsten bir durum. Bu aracın abs bulunmayan modellerinin bile fren sistemi çok iyidir. Normalde hız odaklı araçlar olmamalarına rağmen benim diyen birçok taksiyi tokatlayabilir. Güçlü motoru yüksüz ya da yüklü farketmez, en dik yokuşlarda bile farkını hissettirir.

Toyota'nın bu güçlü canavarlarının tek eksiği, yol tutuşudur. Eğer kasa boşsa, hele ki zemin biraz da ıslaksa sürücünün çok dikkatli olması gerekir. Yine kasa boş iken dik yokuş kalkışlarında gazı iyi ayarlayamazsanız patinaj çekme eğilimi gösteriverirler. Ama bu problemin çözümü için kasada daimi olarak bir kum çuvalı taşımak yeterlidir.

Ayrıca belirtmeden edemeyeceğim, top gearın bir bölümünde inanılmaz işkencelere maruz kalan bu araç yılmamış, yıkılmamış, çalışır vaziyette stüdyoya dalıp herkesi şaşkına çevirmiştir.
güncel Önemli Başlıklar