bugün
- ideal duş alma sıklığı12
- vahdettin'e hain diyenleri susturacak tarihi belge34
- 30 nisan 2024 bayern münih real madrid maçı14
- fatih terim'in yuhalanması12
- memesi küçük olmak10
- sözlük erkeğinden damat olmaz19
- anın görüntüsü10
- sözlük kızından gelin olmaz23
- sürekli milletin entrylerini eleştiren tip11
- crop giyen erkek11
- temizlik hastası eşle sevişme öncesi diyaloglar11
- vatandaşlık farkı alan otel25
- nazar değdi sözlük12
- çabuk vazgeçen insan8
- hamas bir terör örgütüdür23
- güne bir şarkı bırak10
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız23
- uludağ sözlüğün bitmiş olması8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- icardi1905 silik olsun kampanyası20
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim14
- şehirler arası aşk yaşamak10
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- icardi190530
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır25
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız11
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim22
- sabah aç karnına içilen bira12
- alınan en güzel iltifat14
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı20
Onunla ilk tanıştığımızda her yer günlük güneşlikti. Üstümde kotum, spor ayakkabılarım vardı. Saçlarım parıl parıldı. Gözlerim ışıltılı. Sıcaktım. Üşümüyordum. Çok kısa bir süre sonra beraber olmaya başladık. Hemen ardından da bana evlenme teklif etti. Evlendik. Evlendiğimizin ertesi günü sabah perdeyi açtım. Güneşi göremedim. Her yer karanlıktı. Anlamadım. Çünkü aslında mevsim yazdı. Ama çok umursamadım. Daha ertesi gün, yine karanlıktı. Sanki önünde biri duruyordu güneşin.
Bir sene böyle geçti. Önce depresyona girdim güneşsizlikten. ikinci sene kemiklerim çatırdamaya başladı. Üçüncü sene romatizma oldum, nemden. Dördünce sene, beni uzun senelerdir görmeyen bir arkadaşıma denk geldim yolda. Kamburum çıkmış bir hale görünce beni, "Ne oldu sana?" diye sordu. "Senin parlak saçların, ne dik bir sırtın vardı." Güneşsiz gök yüzünü gösterdim. "Size bir şey olmuyor mu? Kaç senedir güneş yok. Ben mi çok hassasım acaba?" dedim.
Gülümsedi: "Birinin gölgesinde kalmışsın sen!"
"Ne demek o?" dedim.
"Birinin gölgesinde kalmışsın işte..." dedi. "Güneş var şu anda. Senin için yoktur ama. Bir arkadaşımın daha başına gelmişti bu. En sonunda kadın buza dönüştü. Kimse kıramadı. Hiçbir şey ısıtamadı onu..."
"Peki" dedim, anlamaya çalışarak, "Güneş var mı ki? Şu anda gerçekten güneşli mi hava?"
"Evet" dedi. Baktım, hakikaten de saçları parıl parıldı. Gözleri ışıltılı. Üşümüyordu da. incecik bir gömlekle dolaşabiliyordu sokakta. Öpüştük, ayrıldık. Kafamda bir düşünceyle eve döndüm ben de. Gölgesinde mi kalmıştım hakikaten birinin?
O eve geldi sonra. "Ne düşünüyorsun bakayım" dedi.
"Güneşi ne kadar özlediğimi..." dedim.
Başka soru sormadı.
Ertesi gün ayrıldık.
iLAN
Çok sefildim. Aşk meselelerinden bahsediyorum. Beceriksizin tekiydim. Baktığım, çıktığım, hoşlandığım her kim varsa ya evliydi ya da bir enkaz. Enkaz olanlarla kaybettiğim vakit de, cabası. Onları ayağa kaldırır, kendilerine güvenmelerini sağlardım ama onlar aynı yavru kuşlar gibi kurduğum yuvadan uzaklaşıverirdi. Bu işi beceremiyordum işte. Yalnız kalmaktan da nefret ediyordum.
Derken bir gün, bir parkta tanıştım onunla. Ben dertli dertli parktaki köpekleri seyrederken, o kuşlara yem veriyordu. iç geçirmelerimi duymuş olacak ki, bana döndü ve "Üzülme" dedi, "Senin sorunun, insanların hazırladığı ilanları görememen..."
"ilan mı?" dedim.
"Evet" dedi. "Herkesin hazırladığı bir ilanı vardır. Onların görürsen, hata yapmazsın." "Anlamadım. Nasıl göreceğim peki bu ilanları? Bunlar nerede asılı?"
"Şimdi sana bir nane şekeri vereceğim. Yuttuktan yarım saat sonra etkisini gösterecektir" dedi ve bana şekeri uzattı. Tadı çok güzeldi. Yarım saat sonra herkesin alnında birtakım yazılar belirmeye başladı, daha sonra da yazılar anlam kazanmaya.
Mesela, karşıda duran pardösülü adamın "Boşta. Yeni boşanmış. Köpekli... Köpek sevmeyenler ve eski karıma benzeyenler başvurmasın lütfen" yazıyordu alnında, yan taraftaki çaycı çocuğun "Dolu. Yeni nişanlı. Evlilik hazırlıkları yapıyor." Sonra ileride duran mavi gözlü hoş çocukta ise, "Boşta. Hep boşta. Altı sevgilim var ama sana da yer var. Ne olursan ol gel" yazısı vardı.
Ne güzeldi insanları görmek. Demek ben hariç herkes böyle buluyordu sevgilisini. Sonradan karşıdan şapkalı bir adam gelmeye başladı. Onu görünce içimde bir şeyler kıpırdadı. Dedim keşke çıkarsa şapkasını da, görsem ilanını. Duymuş gibi çıkardı. "Boşta. Senin gibi bir kadın arıyorum" yazıyordu ilanda. Gülümsedim. O da bana gülümsedi.
Bir sene böyle geçti. Önce depresyona girdim güneşsizlikten. ikinci sene kemiklerim çatırdamaya başladı. Üçüncü sene romatizma oldum, nemden. Dördünce sene, beni uzun senelerdir görmeyen bir arkadaşıma denk geldim yolda. Kamburum çıkmış bir hale görünce beni, "Ne oldu sana?" diye sordu. "Senin parlak saçların, ne dik bir sırtın vardı." Güneşsiz gök yüzünü gösterdim. "Size bir şey olmuyor mu? Kaç senedir güneş yok. Ben mi çok hassasım acaba?" dedim.
Gülümsedi: "Birinin gölgesinde kalmışsın sen!"
"Ne demek o?" dedim.
"Birinin gölgesinde kalmışsın işte..." dedi. "Güneş var şu anda. Senin için yoktur ama. Bir arkadaşımın daha başına gelmişti bu. En sonunda kadın buza dönüştü. Kimse kıramadı. Hiçbir şey ısıtamadı onu..."
"Peki" dedim, anlamaya çalışarak, "Güneş var mı ki? Şu anda gerçekten güneşli mi hava?"
"Evet" dedi. Baktım, hakikaten de saçları parıl parıldı. Gözleri ışıltılı. Üşümüyordu da. incecik bir gömlekle dolaşabiliyordu sokakta. Öpüştük, ayrıldık. Kafamda bir düşünceyle eve döndüm ben de. Gölgesinde mi kalmıştım hakikaten birinin?
O eve geldi sonra. "Ne düşünüyorsun bakayım" dedi.
"Güneşi ne kadar özlediğimi..." dedim.
Başka soru sormadı.
Ertesi gün ayrıldık.
iLAN
Çok sefildim. Aşk meselelerinden bahsediyorum. Beceriksizin tekiydim. Baktığım, çıktığım, hoşlandığım her kim varsa ya evliydi ya da bir enkaz. Enkaz olanlarla kaybettiğim vakit de, cabası. Onları ayağa kaldırır, kendilerine güvenmelerini sağlardım ama onlar aynı yavru kuşlar gibi kurduğum yuvadan uzaklaşıverirdi. Bu işi beceremiyordum işte. Yalnız kalmaktan da nefret ediyordum.
Derken bir gün, bir parkta tanıştım onunla. Ben dertli dertli parktaki köpekleri seyrederken, o kuşlara yem veriyordu. iç geçirmelerimi duymuş olacak ki, bana döndü ve "Üzülme" dedi, "Senin sorunun, insanların hazırladığı ilanları görememen..."
"ilan mı?" dedim.
"Evet" dedi. "Herkesin hazırladığı bir ilanı vardır. Onların görürsen, hata yapmazsın." "Anlamadım. Nasıl göreceğim peki bu ilanları? Bunlar nerede asılı?"
"Şimdi sana bir nane şekeri vereceğim. Yuttuktan yarım saat sonra etkisini gösterecektir" dedi ve bana şekeri uzattı. Tadı çok güzeldi. Yarım saat sonra herkesin alnında birtakım yazılar belirmeye başladı, daha sonra da yazılar anlam kazanmaya.
Mesela, karşıda duran pardösülü adamın "Boşta. Yeni boşanmış. Köpekli... Köpek sevmeyenler ve eski karıma benzeyenler başvurmasın lütfen" yazıyordu alnında, yan taraftaki çaycı çocuğun "Dolu. Yeni nişanlı. Evlilik hazırlıkları yapıyor." Sonra ileride duran mavi gözlü hoş çocukta ise, "Boşta. Hep boşta. Altı sevgilim var ama sana da yer var. Ne olursan ol gel" yazısı vardı.
Ne güzeldi insanları görmek. Demek ben hariç herkes böyle buluyordu sevgilisini. Sonradan karşıdan şapkalı bir adam gelmeye başladı. Onu görünce içimde bir şeyler kıpırdadı. Dedim keşke çıkarsa şapkasını da, görsem ilanını. Duymuş gibi çıkardı. "Boşta. Senin gibi bir kadın arıyorum" yazıyordu ilanda. Gülümsedim. O da bana gülümsedi.
güncel Önemli Başlıklar