the road

---spoiler---

Amerika'da haftalarca en çok satan kitaplar listesinde kalmayı başaran Cormac McCarthy'nin "The Road" adlı romanı'nın sinemaya çevirimi olan kitap.

bir baba oğulun, post apokaliptik dünyadaki yolculuklarını anlatıyor bu film. öyle bir dünya ki yaşamaya değicek hiçbir şey (ateş) kalmamış. ağaçlar düşüyor, yanıyor, depremler oluyor, yamyamlık (cannibalism) ortaya çıkmış ve insanlar birbirlerini yiyor. çünkü ne birşey yetişiyor ne de hayvanlar ve böcekler var. bütün yaşam formları yok olmuş. bir gurup insan hariç. gerçi o gurubun çoğu da kendi canını kurtarma ve yiyecek birşeyler bulma derdinde. bu birşeylere insanlar da dahil!

baba ve oğul, oğlunu umursamadan intahara giden annelerinin ardından sahile, denize doğru yolcuğa çıkarlar. orada daha iyi koşullar ve birşeyler bulma umuduyla giderler ama yolculuk sırasında çeteler, bir gurup, bir deri bir kemik insanları bir yere kapatıp yemek için hazır tutan kaçıkla ve daha bir çok şeyle karşılaşırlar. bu zor yolculukta baba oğluna göz yaşartıcı bir şekilde koruma içgüdüsüyle yaklaşır. o çaresizlikte onu nasıl koruyacağına dair bir şeyler yapmaya zorlar hep. bu çaresizlik ve gayret de filmi etkili kılıyor zaten. post apokaliptik çağları konu alan mad max, I am legend vb. tarzı fimler gibi değil de daha çok baba-oğul ilişkisini anlatıyor film. güzel de anlatıyor. buna rağmen daha çok aksiyon bekleyen izleyiciler hayal kırıklığına uğrayabilirler. bence en çok babaların duygulanıp izleyebileceği bir film bu. çünkü kendilerini çok kolay bir şekilde özdeşleştirebilecekleri bir baba figürü var filmde.

baba oğul arasındaki ve baba ile yaşlı adam (ki onun da oğlu varmış) arasındaki diyaloglar düşündürücü ve duygulandırıcıydı. siyahi adamın ağlaması ve çocuğun, yani bir nevi o zamanlar belki de tek insan gibi insanın ona yardım etmek istemesi beni en çok duygulandıran sahne oldu.

baba ölünce yalnız kalan çocuk için üzülüyorsunuz ama sonrasında çocuğu takp ettiklerini söyleyen bir ailenin çocuğun yardımına gelmesiyle rahatlıyorsunuz. gerçi buradaki aile içerisindeki anne ve baba figürününden her an bir dallamalık beklenebilecek yüz ifadeleri (ve babanın dişleri) vardı. bu beni şüpheye düşürse de filmin sonu da fena değildi. yeni bir aile ateşi küçük çocukla taşımaya devam edecek...

---spoiler---

filmin kitabını okumadım ama film fena değil. daha çok aksiyon olsun isterdim ama o çağın karanlık, umutsuz, cansız atmosferi ve karakterlerin çaresizliği ama buna rağmen bitmeyen umutları iyi yansıtılmış. oyunculuklar da çok iyi. küçük çocuk ve babası rollerinin hakkını vermiş. özellikle babaların izlemesini tavsiye ettiğim film.

"yapacak birşeyim kalmadığında bir çocuğun neleri hayal ettiğini hayal ediyorum."