bugün

bugünün anlamı

artık biliyorum ki gerçek, karşılıklı aşk bir insanın hayatta yalnızca bir defa karşısına çıkar; o da şanslıysa...

şanslıyım ki iliklerime kadar yaşadım ve yapmam gereken sahte kalplerde gezmek yerine o zamana şükretmek ve ona bir faydası olmasa bile ardından dua etmek...

bu boşluk dolmayacak artık. devirdiğim altı yıla bakıp bunu anlamalıyım. lego yapmaya çalışan bebekler gibi, kare olan boşluğa üçgeni sokuşturmaya çalışmamalıyım. bu yaptığım hayal kırıklığına davetiye düzenlemekten başka bir şey değil.

umutsuzken beni en çok mutlu eden şeyi yapıyorum. parfümlerimi kokluyorum teker teker. farkediyorum ki beyhude bu küçük mutluluk oyunum. birinin kokusunu kendi kokundan daha iyi tanımak nedir bildikten sonra bu çabam boşuna...

hayat ying yang gibi. beyazı yaşadıysan içindeki kesif, konsantre acının siyahına da razı olacaksın.

yaşamın, yüzüne yapıştırdığın sahte gülücük, yapay umursamazlık olmadığını kabullenecek ve içindeki gerçeğe bakarken ucuz pembe gözlüklerden medet ummayacaksın.

odamda gezinen kokular ne kadar güzel olsalar da geçiciler. aynı dünyadaki kalp çarpıntıları gibi. sen ne kadar büyük bir yüreğe sahip olursan ol, ne kadar sevebilecek olursan ol, buna göğüs gerebilecek, seni tamamlayabilecek bir yürek olmadıktan sonra anlamı yok. parfümlerimin havada kaybolduğu gibi, insanlar da kalbimde kayboluyor...

hiç bir zaman romantik biri olmadım. arabesk acılarla bezenmiş mazoşist duygu sellerinin adını da aşk koymadım. tam da bu sebepten galiba gidişlerim.

yağmur nasıl mermere bir zarar veremiyorsa, hayatın da incitemediği sevdaya sevda derim ben.

kaderin ya da tesadüflerin, ya da adı her neyse, hayatla cilveleştiği sevda kırıntılarına yüreğimi koyamam. hem zaten hakkını vermiş birine zamanında adadıktan sonra sırf boş kaldı diye koyup haksızlık da yapmam.

beyhude çırpınışlara zaman harcayamayacak kadar yorgun, elma şekeri aşklara ( dışı cezbedici şeker içi tahta bir sap ) aldanmayacak kadar yaşamış, ince darbelerle yıkılmayacak kadar panzehiri kuvvetli, kendini aldatamayacak kadar detaycı, rüzgarda salınan bir yaprak gibi kendini öylece bırakamayacak kadar ağır bir kalp taşıyorum.

bugünün anlamı, benim için, bir daha "belki" dememeye verdiğim söz...

söz, bir daha belki demeyeceğim. payıma düşen mutluluğu zamanında tattığım için şükredip, şimdi bedelini ödeyeceğim.

ben keşkelerden vazgeçmişim, belkilerden mi geçemeyeceğim?

söz...