bugün

örtü yasağında faşistleşen laik

türkiye'de açıkça söylenmesi zor olsa da ben laik bir sistemi sonuna kadar savunan bir kişiyim ve dünyanın çoğu ülkesinin yapmaya cesaret edemediği bu sistemin en azından türkiye'de ismen bile olması beni gururlandırıyor. fakat laik ve demokrat bir kişilik olarak bu örtü yasağına sürekli sert tepki gösteren insanlara benim de bir çift lafım var:

laik ve çağdaş olmakla, muhafazakar olmak, sürekli kendini savunmada hissetmek çok ayrı şeyler. nedir bu laik ve çağdaşım dedikten sonra türbana sımsıkıya bir faşistlik gösteren insanların argümanları, bir bakalım:

*birincisi türbanın bir simge olması.
*ikincisi ise türban takanların, takmayanlara karşı bir faşizm gösterebilecek olması korkusu.

öncelikle simge konusuna gelecek olur isek;

diyelim ki, türkiye'de tüm türban takanlar bunu teokratik bir islam devletini istediklerini sembolize ederek takıyorlar. ki, bu noktada deyinmekte fayda var, aksini gösteren bir çok delil zaten bulunuyor. yasak koyuyorsun da ne oluyor:

1. bu insanın fikrini değiştiremiyorsun.
2. bu kişinin devlete olan bağlılığını azaltmış oluyorsun. çünkü, düşünün ki sizin bir dünya görüşünüz var ve bu dünya görüşünüzün olmazsa olmazı (burda dikkat edilmesi gereken nokta dini görüşünün olmazsa olmazı demiyorum. dinde vardır yoktur, bazılarına göre tartışılır. bazılarına göre tartışılmaz. bazılarına göre de dinde olmasının da hiçbir önemi yoktur.) bir takım kimseler tarafından sürekli engelleniyor. bunu destekleyen şey ise devletin yasakları. bu insan doğal olarak kendini karşı saldırı telaşesinde bulacaktır.

haa, burda devletin yasaları böyle diyor, sen ne diyorsun thelugh diyorsunuz gibi. şimdi, evet bu atatürk zamanından gelen yasalarla bile destekleniyor olabilir. fakat, zaman koşullar değiştiğinde yasaların değiştiğini de görebiliyoruz. yani demek istediğim şudur ki, zaman artık insanların özgürce giyinebilmesi zamanıdır.(bunu derken ailemde ya da çevremde türbanlı sayısının hatırladığım kadarıyla üç kişi olduğunu da hatırlatayım.

faşizm konusuna gelecek olur isek;

birincisi tüm türbanlıların böyle bir şey yapmayacağının ben de farkındayım. diyelim ki yaptılar: banane ki, ben saçma bir sosyal baskının altında kalayım. size ne ki, ve siz o kadar güçsüz müsünüz ki, böyle bir sosyal baskıdan korkuyor olasınız.

sonuç mu: aslında bir erkek olarak itiraf etmeliyim ki, bu bir erkek hegamonyasının toplumu nasıl domine ettiğinin göstergesidir. sorun kadınların giyim sorunu. tartışan meclisteki erkekler. yahu bırakın kim nasıl giyinmek isterse giyebilsin. tamam çırılçıplak dolaşmak hala yasak: neden, çünkü toplum daha buna hazır değil. fakat elimizde bir çok türban takan insanın realitesi varken, bırakın uğraşmayın türbanla. özgürlük olsun biraz da bahsettiğimiz.

bu ülkede hep türban tartıştık, asker tartıştık. nerde ekonomi, nerede sosyal haklar, özgürlükler. nerede dış politika.
iyi geceler türkiye.