bugün

okey oynamayı öğretirken çekilen çile

okey türklerde bir kültürdür. oyunu oynamayı öğretirken çekilen sıkıntılar da bu kültürün en kötü tarafıdır. dört arkadaş toplanır karar verilir: 'hadi gençler okeye'. aradan biri çıkar ve kullandığı cümle şudur: 'ben bilmiyorum ama öğretirseniz hemen anlarım -kafam geç basar bende mallık var diyen yoktur, herkez hemen anlayacağını söyler- der. ve sonra anlatma safhası başlar. 'bak kardeşim ardışık sayılar şeklinde dizcen, yani 1 2 3 4 yada 10 11 12 13, ha ama dikkat et aynı renk olcak yani kırmızı 4 kırmızı 5 kırmızı 6 şeklinde olcak hıyar gibi kırmızı 5 siyah 6 sarı 7 dizmeyecen'. bundan sonra karşıdaki oyuncu adayı kafasında düşünmeye başlar sonra da oyunu anlatan elemandan şu cümle gelir: 'istersen renkleri farklı aynı sayılardan da dizebilirsin mesela kırmızı 11 yeşil 11 siyah 11 şeklinde bunda da önemli olan sayıların aynı olmasıdır renkler farklı olabilir'. artık oyuncu adayının kafası iyice karışmıştır. 'peki anladım ama bu taşları önümdeki tahtaya (ıstakaya) nasıl dizeceğim. ve oyuncu koçu arkadaş şu yanıtı verir: 'iki tane dörtlü iki tane üçlü per yapacaksın -sanki adam peri biliyor- son taşla da biteceksin, ha birde üç tane üçlü bir tane beşli per yapma var ama sen kafanı karıştırma -adam herşeyi öğrendi bir tek bu kaldı kafasını karıştıracak- ilk dediğim gibi diz yeter. sonunda anlatan kişiler hepbir ağızdan sorar: 'anladın dimi' , bu cümleden sonra bu olayın en can alıcı cümlesi ağızdan dökülür: 'anladım anladım siz rahat olun bir iki el öylesine atalım iyice pekiştiririm ben'.

edit: genelde pekiştirebilen oyuncu adayı nadir görülür, üç el sonra anlamadığı halde anladığını söyler ve oyun başlar. başladıktan beş dakika sonra karşı tarafındaki oyuncudan sen el yapma sadece taşla, yani adam 11 atarsa sen 12 at lafları yükselir, 10 dakika sonra ise a..kodugumun salağı, senle oynayan o..çocuğu olsun, s..git, kalk masadan, lafları dört bir yanda yankılanır.