bugün

the bucket list

ölüm ve yaşam üzerine -bir kez daha- düşündürten film.
yaşayacakları bir kaç ay kalmış iki hasta, tam vaktini bilmedikleri sona yaklaşırken yaşam hakkında esaslı düşünceler edinirler ve ancak ölümü enselerinde hissettikleri bu sırada hayata karşı silkelenir ve adeta kendilerine refresh (hatta reset) çekerler. "her şey zıttı ile kaimdir" ifadesine uygun olarak ölüm hissedildikçe, oluşan kontrast ile iki yaşlı, hasta, bir ayakları çukurda adamlar yenilenirler ve maçın 90 dakikası boyunca akıl edemedikleri şeyleri hayatlarının uzatma dakikalarında iyiden iyiye hissederler.
alttan alta "aslında mutlu olmak için çok şeye ihtiyaç yok, zihinsel yaklaşım bunun için yeterlidir" fikri geçer.
film -kendini kaptır(a)madıysan- genel olarak sıkıcı bir havada ilerler.
eğer cd si zırt pırt karşına çıkıp duruyor ya da hard diskte film arada bir gözüne çarpıyorsa filmi bir izle, aradan çıkar. yer sorunu varsa da shift+del yap gitsin. film elinde yoksa ve "kim uğraşacak bu filmi bulmak için" diyorsan da boş ver, film hakkındaki yorumları oku yeter.