bugün

incinme korkusu

ne çok korkuyorum sana tekrar ulaşıpta kopmaktan. hiç kopamamak o kadar gerçek ki içimde, parmak uçlarına değdiğim o günde yaşıyorum. gitmemişim gibi. el sallamamışsın sanki. çiçekler ellerinde.. o üzgün yüzünde...

elini çektiğin..

bırakamazdı ellerini çektiğinde. arkasını dönüp gidemez, geri yürüyen ayakları arkadan yetişir ona.. O kim? sen içindesin, sarı sarı tabut gibi.. ah.. kaçmayacaktım..

"-Boş ver Hocam!"

bak! yine hayıflanıyorsun değil mi? geçen zamana rağmen bıkmadın. bir insan alışkanlıklarına bu kadar bağlı olsun, ben bir tek sende gördüm! tuttuysan tuttun elini. bırakmasaydın. yapmayıp etmese, acıtmayıp incitmeseydin! bu sefer ağır konuşacağım seninle, başka türlü toplamayacaksın. hakettin..

ah çağrışım! toplamak deyince bile aklına o geliverirdi. geçen zamanı toplamayı bırakalı çok oluyor. gördüğü kadarıyla seneler sepete sığmamaya başladığında insan, artık kabuk bağladı sanıyor. Daha sancılı. yüzüne her baktığında sabah, ona gülümsemek, bir şiir dizesini, sağa sola çaktırmadan "ona" yazmak için not almak. ama ona alamamak, gösterip anlatamamak. erişememek. canı acıyor mu? yara kabuklu mu? yoksa bu ıslak..?

yağmur damlaları gözlerime düşmüş bugün. kavruk tenimde çıkardığı buhar.. göz gözü görmez oldu yine. Bak sana ne anlatacağım, düşlerim oldu benim de... düştüler..

hep konuş kendi kendine. anlat kendini kendine ve gülümse, havada yaracağın bir gülücük kadar mesafe, sana o kadar uzak işte.

dokunmak isteme artık. çok acıyacak.