saçlarımı kesme bitlerim kalsın

saçlarımı kesme bitlerim kalsın , son sözlerimdi benim.
gidiyorum şimdi bir tarih bir yerlerinden kanamayacak başlayacak otuz yıl sonra. hücremde sadece onlar vardı, sevgili bitlerim. sessizliğimin tıkırtıları ne olur kalsın. insan olduğumu hissettiğim koca bir yıl onların sayesinde.
kaşınmanın içimdeki mücadeleden vazgeçmemi sağladı bir yıl.

ama neden ellerim arkadan bağlı, sürekli verdiğiniz ilaçlarla hep bir güzellik uykusu.
öpünce çokoprens olan kurbağa öözlemiyle, yanan.
içimde hep bir susamışım hissi. dudaklarım çatlak. gözlerim hep sabit tavanda.

zaman zaman gelip giden doktorlar neyi hatırlayıp , neyi hatırlamadığımı merak ediyorlar ardından.
babamın bir gün kardeşime su tabancası alıp, oğlum sen büyüdün anlarsın dediği günü anımsıyorum mesela, oysa 9 yaşındaydım. hatırlıyorum elbet ama çaktırmıyorum. gözler sabit tavanda, kafamda tatlı bir kaşınma.

verilen ilaçları içmek istemediğimde, yatağa zorla bağlayışlarınızı bileklerimdeki izlerden hatırlıyorum. yanımda ölen sevgilime benzer bir doktoru kurnazca yanıma gönderişinizi. onu hiç unutmuyorum.

şimdi bana elektirik vereceksin sanırım birazdan, adına tedavi diyeceksiniz sonra, modern tıbbın bir türlü aşamadığı nokta. bir yıldan sonra bugün saçlarımı kesmek isteyeceksiniz ama yalvarıyorum beyaz gömlekli iri vucutlu amca;

-saçlarımı kesme bitlerim kalsın
+arkadaşım ne biti, biz her gün yıkıyoruz seni, tertemizsin, gel hadi
-hayır , bitlerim var, o yüzden kaşınıyorum tatlı tatlı boyuna, dayanamazdım ki yoksa ardından
-hadi gel bakalım keselim saçlarını, tedavi uygulayacaklar sana zorluk çıkarma
-lanet olsun, inanmadığım tüm şeyler adına, o düğünden seken kurşun, elbisesi vardı sarı, neden kanadı sonra göğsünden aşağısı, lanet olsun, bitlerime dokunmaaaaaaaaaaaaa.

*arkadaşlar , üç numaralı odaya yardım gerekiyor, sanırım yeniden bağlayacağız.o kadar üzülüyorum ki bu gencecik çocuğa, allah şifa versin.

içime uzayan şeydin. kafamdan çıkaramayacakları.