bugün

barış

aslında oğlum olursa vermek istediğim isimdi. vazgeçtim... kimse barışa bir şans vermiyor, vermeyecek gibi de görünüyor. artık ne için "savaş" verdiğimi, ne için "barış" istediğimi bilmiyorum.

bir tarafta barış karşıtlarıyla savaşan barış isteyenler, diğer tarafta savaş karşıtlarıyla barış isteyen savaş isteyenler. cok tezat değil mi?

aslında değil mi yoksa? barış savaşın zıttı mıdır? ya da oğlunun bir ömür boyu her yere yazacağı ismini "savaş" koyan bir baba cok mu militaristtir? ya da "barış" ismi koyan baba gercek bir barışçı mıdır? yolda kavga eden iki kişi görse barıştırmaya çalışır mı mesela?

kendimizle barış içinde miyiz? yani en son ne zaman aynanın karşısına geçip --gerçekten aynanın karşısına geçip-- kendimizle yüzleştik ki? ben kendime kızdığım zamanlar kendimi görmek istemiyorum, ellerimi ayaklarımı, bedenimi... gözlerimi kapatıyorum, uyumaya çalışıyorum.

hah!!! en saçması geldi aklıma... gözlerimi kapatıyorum ama teknik olarak gördüğüm şey gene göz kapaklarım!!! gene kendim?!?

gözkapakları çok ilginç aslında. bir milimetre içinde cildiyeden, dahiliye ye gidiyorsunuz.

gözkapakları...

bir kapatıyorsunuz, bir okyanus var uçsuz bucaksız. kumsalında koşup okyanusun, ayakkabılarınız coraplarınız ellerinizde serin bir barış dolarken içinize;

bir açıyorsunuz, salyanız akmış yastığa. haydi yine savaşmaya, güneşi doğururken...