bugün

hiç görmediği bir yazardan hoşlanmak

J. K. Rowling'i hiç görmemiştim hayatımda, kitaplarından tanıyodum onu. ama nedense hari pota serisinde bu kadın çok romantik, istediğim gibi biri algısı oluştu bende. iki, üç, dördüncü kitap derken ondan hoşlandığımı anladım. bavulumu toplayıp yollara düştüm. onu buldum da ama evlenmiş, çocuk da yapmış. tam geri dönecekken benden ve yaptığım şeyden etkilenmiş, beni öpmeye başladı. bu an sonsuza kadar sürsün istiyordum...

sonra bir çan sesi duymaya başladım, çınnn çınnnn... la n'oliy diyordum ki uyanmışım. telefon alarmı çalıyor, köpeğim suratımı yalıyordu...

hepsi bir rüya mıydı dedim kendi kendime, sonra pir patırtı duydum. salonda bir haberci baykuş duruyordu, bir mektup vardı. oha derken kendi kendime mektubu bir hevesle açtım, kalbim güm güm atarken j.k.'dan iyi haberler bekliyordum. ama o da nesiydi, mektuptan bir toz çıktı. akşam haberlerde dünya çapında milyonların etkilendiği şarbon saldırısını izledim. ölmedim, iyiydim... bu entiriyi fazla uzatmıştım ve milyonlarca insan şarbondan ölmüştü. yok, rüya içinde rüyaya bağlamayacam bundan sonrasını... baykuş neyin nesiydi acaba dedim, neden baykuşlarla mektup göndermişlerdi?

o günden sonra o güzel tüylü baykuşu düşünmeye başladım... çok tatlıydı, ne güzel gözleri vardı. oha, bu ne lan? *