bugün

diary of the dead

ödev olarak verilen korku filmi projesinin çekimi sırasında alınan haberler ve akabinde öğrenciler ve bir profesörden oluşan ekibin yaşadıklarının anlatıldığı diary of the dead, george romero'nun 10 yılı aşkın bir süre sonra çektiği ilk bağımsız film olarak göze çarpıyor.

gene zombiler, ancak ambians farklı; bu kez bir dökümanter şeklinde bir el kamerasına kaydolan görüntüler şeklinde izliyoruz ki bu da blair witch'i biraz andırıyor ancak üstat "diğerleri"nden farkını gene ortaya koyarak, zaman zaman aşırıya kaçsa da, sosyal ve toplumsal mesajlarını veriyor. bilhassa ulusal muhafızlara bakış açısını sert bir şekilde gösteriyor.

bir korku filminden beklenebilecek şeyler var filmde; nedensiz bir başlangıç, sonuçsuz bir bitiş... klasik bir zombi filmi olabilecekken, ki zaman zaman vasatlaşan oyunculuklar da cabası, romero'nun ustalığı konuşuyor ve bizim dikkatimizi bazen dağıtsa da sonuna kadar izlenebilecek ve sonunda sorulan; "kurtarılmaya değer miyiz? siz söyleyin..." sorusunu düşünmeye sevk ediyor.

filmde ana karakterlerden çok yan karakterler dikkat çekiyor, zira romero mesajlarını sık sık onlarla veriyor, amish köylüsü, siyahi yağmacılar ve ulusal muhafızlar ile vereceği tüm mesajları veren kurt yönetmen asıl soruyu da demin dediğim gibi sona saklamayı uygun görüyor...

hani, klasik denemeyecek bir zombi filmi izlemek isterseniz; idealin de ötesinde bir seçim olacaktır "diary of the dead", yalnız vurgulamak istediğim de bir husus var; filmdeki çocukların çektiği filmin adı "dead of the dead", romero'nun koyduğu "diary of the dead"'dan kesinlikle bin kat iyi!