bugün

bir kadının yaşamından 24 saat

Kadın olaydan yıllar sonra kaldığı otelde olan olaylar karşısında bir düşünceyi savunan kıza sonunda içini açmayı karar verir çünkü o kız gidecektir zaten ve fikirleri hiç yargılayıcı değildir.

Ve başlar,
Yaklaşık 42 yaşındaki neredeyse her şeyini kaybetmiş bir kadının yaklaşık 24 yaşındaki bir çocuğa karşı beslediği hisler, kadının iç dünyası...

Çocuk bir kumar aşığı ve o kadar kötü bir durumdaki ölmek istiyor çünkü kendisi de biliyor kurtulamayacağını ve kadın gittiği o yerde onun bu hâlini görüyor. Sonra çocuk çıkınca kumarhaneden apar topar, kadını öncesinde ona çeken bir şeyler meydana geldiği için peşinden gidiyor.

yağmur yağıyor ancak çocuk ruhu tükenmiş gibi bir heykel misali duruyor. Kadınsa otele gitmeyi teklif ediyor ve çocuğun anladığı şey yüzünden ilk hayal kırıklığı, ilk yanlış anlaşılması orada meydana geliyor.

Sonunda otele gidiyorlar ve bir anda birlikte oluyorlar. Sabah farkında bile olmazken kadın, birden her şeyin farkına varınca odadan kaçacakken çocuğa yakalanıyor ve gün boyu geziyorlar. Çünkü kadın yaşadığını hissediyor sanki.
Kadın çocuktan bildiğiniz etkileniyor. Çocuğu yaşında olması dışında sorun yok tabii. Ne demişler? aşkın yaşı yoktur.
Böyle okuyunca var gibi geliyor işte ama neyse.

Kadın, o yaşadığı 24 saati anlatıyor. Nedense duygusal geldi. Bir noktada kadını yargılayacak gibi oldum ama sonra hak verdim ona.
O demişti; yaşama isteği ruhumuzdaki ölüm tutkusundan çok daha güçlüdür, diye.
Yaşamak, yaşatmak istemişti.
Çünkü onun hiçbir amacı kalmamış gibiydi hayatta.

Çocuk onun için kumarı bırakacağını yemin ederken yeminini bozdu, çocuk onu istemedi de. Tekrardan hayal kırıklığı yaşadı ve tekrardan yanlış anlaşıldı o kadın.

Çocuktan kaçmalıydı artık, zihninde tek bir sözcük beliriyordu: uzaklaş, uzaklaş! Kaçtı da, öyle bir kaçtı ki kendisinden de gitti sanki. O, uzaklaşmalıydı ve bunu yapmıştı.

Oğlunun çiftliğine geldi ve ona yapılan jestlerden bile utanır oldu. Sanki bir ihanet söz konusuydu. Ardından bir yanda O çocuk aklındaydı ancak onunla denk gelmek istemiyordu da.
Yıllar sonra çocuğun intihar ettiğini duyunca rahatlıyordu.
Bu da neyin nesiydi ki?
Çocuğa üzüldüm, kadına ismini henüz koyamayacağım hüzün dolu bir his kapladı içimi. Böyle olmamalıydı sanki.

Akıcı bir kitaptı ayrıca, okunulabilir.