bugün

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

kader dediğimiz kırılmamış bir zincirdir ; ailelerimizden acılarını ve hatalarını da miras alırız. annem de babam da çeşitli acılarla yoğurularak büyümüşler, gün yüzü görmemişler tabiri caizse. bu yüzden anneme çok kızgınım, o zincirin halkası olmaya boyun eğip bir gün dahi mutlu olamayacağı bir evlilik yapmış. kızmakla birlikte anlıyorum onu, insan alıştığı düzeni arar daima. ezelden bozuk düzeni bozulacak diye korkar, başkasına akıl erdiremediği gibi başka türlüsüyle de rahat edemez.

babamsa bu yaşına dek başkaları için yaşamış bir insan. o da başka türlüsünü bilmez, daima başkalarını düşünür başkaları için çalışıp başkaları için kazanır. sorsan, altmış küsur yaşındaki bu adamın kendi için yaşadığı tek bir günü , kendin için ne yaptın bu yaşa dek desen verecek cevabı yoktur. sağ olsun, bize de bıraka bıraka bunu miras bıraktı ; borca harca dahi tavdık oysa.

doğar doğmaz başkaları için yaşamayı öğrendim ben de. küçüklüğümü anlatırken, sen hep büyük insan gibiydin, konuşmaya başladığında bile istanbul türkçesi konuşuyordun diye dalga geçerler. öyleydi de, daha el kadarken eşek kadar kuzenlerime içeri girin üşüteceksiniz diye çıkışır ; elimdeki oyuncağı ağlamasın diye görev gibi iliştirirdim ellerine. halen dünyada avutulmayı, sevilmeyi, mutlu olmayı hak eden başkalarıymış gibi gelir. ben öylesine, öleceğim günü beklemek için doğmuşum sanki.

annem de babam da hep çalışırlardı, küçücük evde onlarla tek bir hatıram yok desem yeridir ; arada kurcalarım hafızamı, uydurma anılar bulurmuşum gibi gelir. anneme mektuplar yazıp resimler çizerdim, hala saklar ; geçenlerde, ''tekrar okudum çok güzellerdi'' deyince, ben de bakayım deyip karıştırdım biraz ; okumaz olaydım. on yaşlarındayken, anne ben aslında ölmek istiyorum ama sen ve kardeşim için yaşıyorum yazmışım kağıda. öyle oturdu ki içime, ne o zaman sormuş kızım neden ölmek istiyorsun diye, ne yeniden okuyunca soracak cesareti bulmuş. bir de güzel bulmuş üstelik ! en acısı, küçücük bir çocukken dahi yaşamı kendime layık görmemişim. şimdi annemin karşısına çıkıp söylesem bunları, kızsam çocuk gibi kucağıma yatıp ağlar. neden ölmek istedin diye sormaz yine, ben iyi bir anne olamadım değil mi diye sorup teselli edilmeyi bekler.

ben de çıkardım bir küçüklük fotoğrafımı, pek de güzelmişim, ağlaya zırlaya özür diledim o çocuktan. sana sahip çıkamadım, yaşamayı bile öğretemedim diye af diledim; belki biraz da anneme benzedim.

https://youtu.be/tg994BPCOIo

Edit: bkz'ler parçaya ait.

(bkz: antony and the johnsons)
(bkz: edgar allan poe)