bugün

müstakil ev

giderek çok zenginlerin sahip oldukları evlerdir. oysa eskiden çok zenginlerin "apartuman" dairesi olurdu.

müstakil evler, mahremin kademe kademe gelip evin içine girdiği anda zirveye ulaştığı evlerdi. evvel zamanda müstakil evlerden oluşan mahallede 45-50 aile yaşar, onlar da birbirini gayet iyi bilirdi. keza alt sokak üst sokak,o evler herkes bilirdi birbirini. dolayısıyla sokağa giren yabancı derhal tanınır, aynı rotayı iki kez izlediği anda da "birine mi bakmıştınız" yollu kibarca uyarılırdı. yedi kat ele karşı bu mahremiyetin sınırı mahalle hayatında biraz gevşer, evin sokağa açılan bahçe kapısında bir set daha oluşurdu. en nihayetinde evin bahçeye açılan kapısı mahremiyetin zirvesi idi.

bütün bunlardan başka, bugünkü lüks müstakil evlerin aksine eskinin müstakil evleri bahçeleriyle de farklıydı. mesela bizim mahallemizdeki evlerin bahçelerinde yüzme havuzu falan yoktu. daha çok soğan, maydanoz, fasulye, domates vb. sebzeler ve erik, kiraz, elma vb. meyve ağaçları dikilirdi. o evler, aile bütçesine de oldukça katkı yaparlardı.

şimdilerde şehirlerin dışına müstakil evler, önceleri şehrin ana sosyal grubu olan mahalleleri oluşturur ve şehrin içinde yer alırlardı.

benim gözlemleyebildiğim kadarıyla, yurt dışından emekli olan ilk gurbetçilerimizin ikinci, üçüncü katları çıkmalarıyla ilk değişim başladı. sonrası ilk ve ikinci özal dönemlerindeki inşaat sektörü atılımı. derken bugünkü durum malumunuz.