bugün

mantiku t tayr

MANTIKU'T-TAYR
Toprağın alçaklığıyla gökyüzünün yüceliği onun tekliğine ayn ayn iki tanık.
Rüzgarı, toprağı, ateşi, suyu bir yere
getirir, her şeyden kendi sırrını ışıklandırır, gösterir.
Toprağımızı kırk sabah yoğurup balçık
haline getirdi de sonra emriyle can, o balçıkta karar
etti.
Can, tene girdi, ten canla dirildi. Tene
akıl verdi ve onunla her şeyi gördü, bildi.
Her şey, onu tesbih etmekte, onun tesbihine dalmakta, hatta dalmak şöyle dursun, büs­
bütün kendinden geçmede.
Can, aklı görünce bir görüşe, bir sezişe
sahip oldu .. kendisine bilgi bağışlanınca da her şeyi tanıyıp anlamaya başladı.
Bu anlayışa, bu tanıyışa sahip olunca
itiraf etti, düştü gark oldu, işe koyuldu!
O tapıda ne varsa, ister düşman olsun,
ister dost .. hepsinin boynu, onun yükü altında.
Hikmeti, herkese bir yük yükler.. ne
şaşılacak şey ki gene her şeyi koruyan, gözeten odur!
Kimsenin işi gücü yok ama herkes de
bir işte .. işsiz güçsüz kimse yok.
Allah Dağı, önce yeryüzüne mıh yaptı
da sonra yerin yüzünü deniz sulanyle de yıkadı.
Yeryüzü öküzün üstüne yerleşti.. öküz
balığın, balık da havanın üstünde!

Hava ne üstünde? Ancak bir hiç üstünde!