bütün insanlar özgür ve eşit doğar mı

rozsa roz'un bir yazısı.

kısacası patron çocuğu ile işçi çocuğunun maddi ve manevi anlam dahil hiçbir zaman aynı eşitlik ve özgürlükte olmayacağını ifade etmiştir.

''Bütün dini ve özgürlük, eşitlik adına yayınlanan metinlerde "bütün insanların eşit ve özgür doğduğu" ifade edilir. Bu ifade semavi dinlerin kursal kitaplarından 1215 tarihli Magna Carta Libertatum (Büyük Özgürlükler Sözleşmesi) sözleşmesine, 1788 tarihli Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'nden 1789 tarihli Fransız insan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'ne ve günümüzün başucu sözleşmesi olarak kabul edilen Helsinki insan Hakları Sözleşmesi'ne kadar bütün çağrıların ortak iddiası budur: "Bütün insanlar özgür ve eşit doğar!"

Elbette ki bu bir yalandır. Zira bütün bu bildirgeleri yayınlayanların insan derken kastettikleri, yalnızca kendileri ve kendilerinden olanlardır.

Her insan eşit ve özgür doğmadığı gibi, eşit ve özgür de değildir.

Yaşadığımız gezegende, her beş saniyenin sonunda bir çocuk açlık ya da kötü beslenme yüzünden ölüyor. Bir buçuk milyar insan açlıktan dolayı ölümle yüz yüzedir.

Dünyanın en fakir ülkelerinde insanların %50’si için bugünkü ortalama kalori tüketimi, Nazi dönemi toplama kamplarında ki günlük kalori tüketimine eşit hale gelmiştir.

iki milyar insan temiz içme suyundan yoksundur.

Yaklaşık iki milyar insan henüz doktor yüzü görmemiştir.

Üretilen değerlerin %80’ini Dünya Nüfusunun %20’si oluşturan siz zenginler tarafından tüketilirken, nüfusun %80’ini oluşturan fakirler toplam değerlerin %20’si ile yetinmek zorundadır.

Almanya, Hollanda, Fransa, isviçre ve Norveç gibi Batılı ülkelerde kişi başına düşen gelir, Etiyopya’da kişi başına düşen gelirin yaklaşık 300 mislidir.

Etiyopya’da ortalama yaşam süresi 40 iken, Almanya, Hollanda, Fransa, isviçre ve Norveç gibi Batılı ülkelerde 78’dir.

Eğer ki yeryüzünde aile, ulus, ırk ve mülkiyet benzeri olgular var ise, eğer ki insanlar doğduklarında eşit imkanların ve eşit şansın olmadığı bir dünyaya gözlerini açıyorlarsa; bu demektir ki insan zaten önceden belirlenmiş bir hayata gözlerini açıyor. Yani ya yoksundur ya da her şeye sahip.

Bırakalım dünyaya geldiğimiz anı, daha dünyaya gelmeden akıbetimiz belirlenmiş oluyor.

Özcesi; hiç kimse eşit ve özgür doğmaz. Her insan, yaşama egemen olanlar tarafından belirlenmiş koşullara doğar.''