bugün
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın10
- vatandaşlık farkı alan otel21
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler9
- sözlük kızından gelin olmaz9
- cumaya gidenlerin çok azalması23
- ayça tilki9
- bik bik'in balona binmesi34
- anın görüntüsü16
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız11
- alınan en güzel iltifat11
- bir kadının yemek ısmarlaması14
- ideal duş alma sıklığı14
- türkiyede çok abartılan arabalar8
- futbolcu ismiyle nick almak10
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim8
- icardi190524
- artificialintelligence15
- icardi1905 silik olsun kampanyası20
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- yol bitimindeki kuytu mekan8
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- erkeğe ne hediye alınır31
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- uzağı göremeyen insan10
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım19
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- integralin müfredettan kaldırılması15
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı15
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
rozsa roz'un bir yazısı.
kısacası patron çocuğu ile işçi çocuğunun maddi ve manevi anlam dahil hiçbir zaman aynı eşitlik ve özgürlükte olmayacağını ifade etmiştir.
''Bütün dini ve özgürlük, eşitlik adına yayınlanan metinlerde "bütün insanların eşit ve özgür doğduğu" ifade edilir. Bu ifade semavi dinlerin kursal kitaplarından 1215 tarihli Magna Carta Libertatum (Büyük Özgürlükler Sözleşmesi) sözleşmesine, 1788 tarihli Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'nden 1789 tarihli Fransız insan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'ne ve günümüzün başucu sözleşmesi olarak kabul edilen Helsinki insan Hakları Sözleşmesi'ne kadar bütün çağrıların ortak iddiası budur: "Bütün insanlar özgür ve eşit doğar!"
Elbette ki bu bir yalandır. Zira bütün bu bildirgeleri yayınlayanların insan derken kastettikleri, yalnızca kendileri ve kendilerinden olanlardır.
Her insan eşit ve özgür doğmadığı gibi, eşit ve özgür de değildir.
Yaşadığımız gezegende, her beş saniyenin sonunda bir çocuk açlık ya da kötü beslenme yüzünden ölüyor. Bir buçuk milyar insan açlıktan dolayı ölümle yüz yüzedir.
Dünyanın en fakir ülkelerinde insanların %50’si için bugünkü ortalama kalori tüketimi, Nazi dönemi toplama kamplarında ki günlük kalori tüketimine eşit hale gelmiştir.
iki milyar insan temiz içme suyundan yoksundur.
Yaklaşık iki milyar insan henüz doktor yüzü görmemiştir.
Üretilen değerlerin %80’ini Dünya Nüfusunun %20’si oluşturan siz zenginler tarafından tüketilirken, nüfusun %80’ini oluşturan fakirler toplam değerlerin %20’si ile yetinmek zorundadır.
Almanya, Hollanda, Fransa, isviçre ve Norveç gibi Batılı ülkelerde kişi başına düşen gelir, Etiyopya’da kişi başına düşen gelirin yaklaşık 300 mislidir.
Etiyopya’da ortalama yaşam süresi 40 iken, Almanya, Hollanda, Fransa, isviçre ve Norveç gibi Batılı ülkelerde 78’dir.
Eğer ki yeryüzünde aile, ulus, ırk ve mülkiyet benzeri olgular var ise, eğer ki insanlar doğduklarında eşit imkanların ve eşit şansın olmadığı bir dünyaya gözlerini açıyorlarsa; bu demektir ki insan zaten önceden belirlenmiş bir hayata gözlerini açıyor. Yani ya yoksundur ya da her şeye sahip.
Bırakalım dünyaya geldiğimiz anı, daha dünyaya gelmeden akıbetimiz belirlenmiş oluyor.
Özcesi; hiç kimse eşit ve özgür doğmaz. Her insan, yaşama egemen olanlar tarafından belirlenmiş koşullara doğar.''
kısacası patron çocuğu ile işçi çocuğunun maddi ve manevi anlam dahil hiçbir zaman aynı eşitlik ve özgürlükte olmayacağını ifade etmiştir.
''Bütün dini ve özgürlük, eşitlik adına yayınlanan metinlerde "bütün insanların eşit ve özgür doğduğu" ifade edilir. Bu ifade semavi dinlerin kursal kitaplarından 1215 tarihli Magna Carta Libertatum (Büyük Özgürlükler Sözleşmesi) sözleşmesine, 1788 tarihli Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'nden 1789 tarihli Fransız insan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'ne ve günümüzün başucu sözleşmesi olarak kabul edilen Helsinki insan Hakları Sözleşmesi'ne kadar bütün çağrıların ortak iddiası budur: "Bütün insanlar özgür ve eşit doğar!"
Elbette ki bu bir yalandır. Zira bütün bu bildirgeleri yayınlayanların insan derken kastettikleri, yalnızca kendileri ve kendilerinden olanlardır.
Her insan eşit ve özgür doğmadığı gibi, eşit ve özgür de değildir.
Yaşadığımız gezegende, her beş saniyenin sonunda bir çocuk açlık ya da kötü beslenme yüzünden ölüyor. Bir buçuk milyar insan açlıktan dolayı ölümle yüz yüzedir.
Dünyanın en fakir ülkelerinde insanların %50’si için bugünkü ortalama kalori tüketimi, Nazi dönemi toplama kamplarında ki günlük kalori tüketimine eşit hale gelmiştir.
iki milyar insan temiz içme suyundan yoksundur.
Yaklaşık iki milyar insan henüz doktor yüzü görmemiştir.
Üretilen değerlerin %80’ini Dünya Nüfusunun %20’si oluşturan siz zenginler tarafından tüketilirken, nüfusun %80’ini oluşturan fakirler toplam değerlerin %20’si ile yetinmek zorundadır.
Almanya, Hollanda, Fransa, isviçre ve Norveç gibi Batılı ülkelerde kişi başına düşen gelir, Etiyopya’da kişi başına düşen gelirin yaklaşık 300 mislidir.
Etiyopya’da ortalama yaşam süresi 40 iken, Almanya, Hollanda, Fransa, isviçre ve Norveç gibi Batılı ülkelerde 78’dir.
Eğer ki yeryüzünde aile, ulus, ırk ve mülkiyet benzeri olgular var ise, eğer ki insanlar doğduklarında eşit imkanların ve eşit şansın olmadığı bir dünyaya gözlerini açıyorlarsa; bu demektir ki insan zaten önceden belirlenmiş bir hayata gözlerini açıyor. Yani ya yoksundur ya da her şeye sahip.
Bırakalım dünyaya geldiğimiz anı, daha dünyaya gelmeden akıbetimiz belirlenmiş oluyor.
Özcesi; hiç kimse eşit ve özgür doğmaz. Her insan, yaşama egemen olanlar tarafından belirlenmiş koşullara doğar.''
güncel Önemli Başlıklar