bugün

sınıftan birine aşık olup bunu dert etmeyi özlemek

bir büyüme belirtisidir.

ilkokul, lise hayatım boyunca hep böyle birine aşık olur, onu dert ederdim kendime. eski hesabım "surarda" da hala o günlerden kalma aşk acısı entrylerim var. *
zaman geçti, 22 yaşına geldim. hayatımda bir boşluk olduğunu fark ettim. neydi o boşluk?

aşk acısı boşluğu. yok lan artık. daha büyük farklı dertlerim var artık. her şeyden önce parayı düşünüyorum. "şu okul bitse de hayırlısıyla işsiz kalmasak bari"yi düşünüyorum. (zaten uzamış bir okul, bitmeyecek gibi) onu bunu geçtim siyaset düşünüyorum. "ne olacak bu ülkenin hali" deyip bunu dert ediyorum kendime. doların artmasını dert ediyorum.

ama yok be kardeş, hiçbir şey lisede veya ilkokulda aşık olup bunu dert etmek kadar keyifli değil. öyle bir kaç arkadaşına söylersin sadece, "bak kimseye söyleme ama" diye uyarırsın. sonra o 2-3 arkadaştan en ipne olanı gider söylenmeyecek birine söyler. sen her seferinde "lan kız bana baktı mı?" "lan kızın yanında başka biri vardı galiba?" diye arkadaşlarınla konuşurken olay kızın kulağına gider falan. sen hayaller kurarsın "beraber parka gideriz, sahile gideriz, kafeye falan gideriz" diye. eğer ki reddedilirsen bir süreliğine dünyan başına yıkılır, kafandan aşağı kaynar sular dökülür falan.

böyle işte. şimdi reddedilirsem biri tarafından içimden "s*ktir et amk" deyip yoluma bakıyorum. o kafadan aşağı kaynar su dökülmeleri falan özledim. o utanmaları falan özledim.

daha da önemlisi tek sorunun bu olmasını özledim...
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar