bugün

bir bipoların günlüğü

Merhabalar.
Gözlerimi açtığım an daha fazla uyumamam gerektiğini düşündüm. Hemen yataktan çıkmalı, evi toplamalı ve bir an önce kahvaltımı yapmalıydım. Saatimi kontrol ettim. ilaç saati geçmek üzereydi. Yine de birkaç dakikanın hesabını yapmaktan vazgeçip yataktan uçarcasına kalktım.

Yüzümü yıkayıp aynaya baktım. Epey aydınlık bir ortamda olmama rağmen göz bebeklerim neredeyse renkli tabakanın hepsini kaplayacak şekilde büyümüştü. Kendimden korktum o an. Neden ben bunları yaşıyorum diye düşündüm. Kısa süreli bir hüzün çökmek üzereydi üzerime ama aniden siktir oradan diyerek odama geri döndüm.

Zihnimde inanılmaz bir kaos vardı. Ardı arkası kesilmeyen sesler, biri bitmeden diğerine başlanan planlar, daha önce yaptığım utanç verici anılar ve dahası bir anda üzerime hücum ediyor gibiydi. Kafamı ellerimin arasına aldım. Kendimi toparlamam gerekiyordu.

Büyük bir enerji ile ev işlerini bitirdim. Odalar toplandı, yerler süpürüldü ve bütün ev hava soğuk olmasına rağmen havalandırıldı. Evin her köşesini dolaşıp tüm işler bitmiş mi diye tekrar kontrol ettim. Her şey tamam. Artık yapılacak bir iş yok ama ben yerimde duramıyorum. Kalbim hızla çarpıyor, mideme kramplar giriyordu sürekli. Spotify'I açtım ve evde bağırarak şarkı söylemeye başladım. Yeri geliyor sesimi olabildiğince inceltiyor, bazen de bir opera sanatçısı gibi kalın bir sesle şarkılara eşlik ediyordum. Aynanın karşısına geçtim ve saçma sapan hareketler yapmaya başladım. Birkaç dakika sonra ne bakıyon yarram diyerek aynadaki yansımamı dövdüm. Büyük bir zafer kazanmış gibi mutfağa gittim ve abur cubur ne varsa yedim.

1 saat kadar sonra kardeşim geldi. Şaka niyetine küfürler ederek üzerine yürüdüm ve yere serdim. Canını yakmadım ama boynunu 360 derece döndürmek için içimde müthiş bir istek duydum. Elimden kurtulunca evdeki muhabbet kuşlarına sardım. Uzun bir süre muhabbet edip oyun oynadıktan sonra görece diğerinden büyük olanı elime aldım ve ıslak bir sünger gibi sıkmak istedim. Hayvan gözlerini dikmiş bana bakıyor. Kaderine razı olan bir kurbanlık koyun gibiydi. Göbeğini bolca öpüp yerine bıraktım.

Tekrar odama döndüm. Yatağa uzanıp bana neler oluyor diye düşünmeye başladım. Bu lanet hastalık neden beni buldu, benim lanet beynim neden yanlış bir şekilde çalışmaya başladı, ailenin tüm boktan genleri neden beni buldu diye sinirlenmeye başladım. Saçlarımı yoldum, kendimi yumrukladım. Sinirden bağırmaya başladım. Duvarlara, masaya yumruklar attım. Kardeşim yanıma geldi ve atağın geçmesini bekledi. Sakinleşince su içirip bana sarıldı. "her şey düzelecek".
"bir gün tüm bunlar geride kalacak ve biz hep bu anları gülümseyerek hatırlayacağız" dedi.
"evet" dedim. "bir gün, sadece bir gün olsa bile mutlu olacağım" dedim kendime.
Söz verdim. Bununla yaşamayı öğrenmem gerekiyordu.
Ağlamaya başladım. 1 saat sonra yorgun düşüp uyudum.
Tatlı ve güzel bir uykuydu..