bugün

neo liberalizm

ece temelkuran tam olarak belirtmiş kitabında*. ama anlayamadığım neden ben bu kadını, yazdıklarını okuyunca sanki okulda sınıf başkanı seçmek kadar kolay bir şey sanar insan? neden bir çok insan a göre hayalperest bir ürün olarak görülen başka bir dünya nın mümkün olma olasılığına bu kadar bağlanır bir insan?

şöyle anlatmış yazar bu olayı:

insanlık son yüz yılda, en az tanrı kadar iyi bir masal daha üretti:neo liberalizm in yeryüzünün yapabileceği en iyi şey olduğuna dair bir masal bu. başka hangi yüzyıllarda krallar,daha az kişinin daha çok yiyeceği, daha çok kişinin aç kalarak öleceğini ve herkes için en iyisinin bu olduğunu söylese bu kadar geniş bir tebayı inandırabilirdi kendine? hangi kral 'gökyüzünün ve yeryüzünün tüm renkleri yok olana kadar sömürüceğiz maviyi ve yeşili' doğanın kusmuklarından ciklet ve deodorant yapacağız', dese hangi çılgın teba sevinçle koşardı cikletlerle deodorant almaya? ' asyalı çocuklar çocukları tualetebile gitmelerini yasaklayarak çalıştıracağız ve onların küçük ellerle yaptıkları plasitk oyuncakları hazır yiyecek zincirlerinde dünyanın dört bir yerinde hediye alarak, zehirli 'çocuk menüleriyle' birlikte başka çocuklara vereceğiz. böylece doğu daki ve batı daki çocukların aynı anda canına okuyacağız' dese krallar, hangi cahil ortaçağ insanı inanırdı buna? başka ne diyor krallar?

bir kıtanın bütün güzel, kızlarını alıp para karşlığı tecavüze uğramaları için gemilere bindirip başka memleketlere göndereceğiz!

geri kalan erkeklere birbirlerini öldürmeleri için esk masalları hatırlatacağız. 'kimlik' ve 'inanç' diye iki karışmış yumağı önlerine atacağız ve onlar bu yumakların olmayan ucunu bulmaya çalışırken gerek duydukları silahları, kurşunları biz onlara satacağız!

güney i öyle sömüreceğiz ve susturacağız k iyice sersemleyip gövdelerine bombalar bağlayıp şehir merkezlerinde patlayacak insanlar. biz bu arada fabrika gemilerimizle kendimize ucuz işçi aramak için ülke ülke dolaşacağız. hangi ülkenin zenginleri bizi yerli açlardan korumak için daha çok silaha ce vicdansızlığa sahipse orada konaklayıp emeceğimiz zenginlikler bitince '' bay bay'' diyip çekip gideceğiz.. ha, belki geride bizden hatıra olsun diye ufak tefek toplumsal sorumluluk projeleri bırakacağız. diyelim nijerya da toprağın canını emip, buna karşı çıkanları astırıp arkasından bi çocuk parkı yaptıracağız.

ordadoğu nun kalbini duvarlarla ikiye ayıracağız. duvar işi tutarsa bu fikri amerika kıtalarına taşıyacağız..

batı da insanların yapılanlardan vicdan azabı duymaması için yeni filmler üreteceğiz durmadan.. kötü adamları vampirlerden ve şeytanlardan tutacağız.. gençler artık dünyayı kurtarmak istemeyecekler çünkü kötülüğün, vampirlerden ve ufo lardan geldiğine inanacaklar.. eski isyan hikayelerini onlardan o kadar iyi saklayacağız ki yoksulluğun kaderleri olduğundan başka bir şey bilmeyecekler.. öfkelendikçe ellerindeki play station düğmelerine daha hızlı basıp hayali canavarları öldürecekler.. yetmezse internetten silah ısmarlayıp, kurşunlarını wall mart tan alıp gidip okullarında asgari ücretle çalışan öğretmenlerini vuracaklar. onlar öğretmenlerini vurmazlarsa öğretmenler akıllarını oynatıp öğrencilerini kurşunlayacaklar. bu arada hiç bir şey üretmeden sayılarla oynayanlar wall street de, öğretmenler ve öğrenciler için onlar hiç bilmeden karar verecekler. onlar karar vermeden önce sabahları gelip askerler, ortadoğu ya uzaktan attıkları bombaların çocukları öldürdüğünü saklayarak borsanın başlangıç çanını çalacaklar.

gün akşam olacak, avrupa nın arka sokaklarında ' kağıtsız' ve 'kayıtsız' adamlar ve kadınlar, nelerini satsalar sabaha bir çörek parası kazanacaklarını düşünecekler. en çok kamyonların arkasından gelen yeni kağıtsız ve kayıtsız adamlardan ve kadınlardan, yani kendilerinden de ucuz olandan nefret edecekler. gölge gibi büyüyecek kalabalıklar sokaklarda. çünkü sistemin güneşi battıkça uzayacak yoksulluğun gölgesi. bütün avrupa kapkara bir buluta benzeyen yoksulluk gölgesiyle karanlıkta kalana kadar sürecek bu.. sonra bir gün paris in arka sokaklarında gölgelerin arasında bir patlama duyulacak, bir araba yanacak. büyük isyanlar için geri sayım başlayacak.

bütün bunlar olurken, bütün bunlar gelip giderken yerin yüzünden, karın kaslarımızın düzleşmesi için yeni aletler icat edilecek ve victoria's secret defilesi için yeni seçimler yapılacak. güzellik yarışmlarında kızlar insanlara yardım etmekten söz edecekve dünya barışından; ama yinede en güzel memelisi birinci seçilecek. araba ve kot pantolon reklamlarında icat edilecek hayat sloganları. giderek daha büyük kalabalıklar, içlerindeki sıkıntıdan nike ayakkabı giyerek kurtulabileceğine inanacak. kadınların dudakları kolajenle şişerken, erkekler, içinden ferrari ler geçen hayaller için bir araya gelecek sadece. çocuklarımızı göndermek için en iyi okulları bulmaya çalışacağız ve bu okullardan hiç biri çocuklara ağaçların isimlerini öğretmeyecek, bir simidi tam ikiye bölerek paylaşmayı ve arka sıralarda oturan bahtsızlarla dayanışmayı. arada bir kaç tane üretim hatası çıkarsa, bir çocuğun aklına bütün bunların yanlış olduğun takılıverirse onlarında icabına, zamanı gelince hapishanelerimiz bakacak. hapishanelerimiz kıymalaştırılmamış genç insanları sadece atm lerden para çekebilen yaratıklara dönüştürene kadar işkence edecek. işkenceden bir sonuç alınmazsa bazı mahkumlar 'sabuna basıp kayıp düşecek'. ölenler hesabı sorulmayacak kadar çoğalacak. hesap sormak isteyenler aç kalmakla tehdit edilecek. sonunda ekranlarda kolları ve bacakları olmayan bir çocuk göreceksiniz. zenginlerin bombaları ile yok edilmiş bir çocuk çıkıp o zenginlerden takma kol ve bacak alacak. dünya ağlarken izlediklerine, reklamlar girecek. en sonunda, bütün bunların yeniden başlaması için bir reklam arası verilecek. reklamlar bitince.. ne demiştik en başta? krallar yeniden konuşmaya başlayacak. konuştuklarında en çok bütün bunların insanlığın başına gelebilecek en iyi şey olduğunu söyleyecek krallar. biz başka bütün hayat seçeneklerinin uzak birer hayal olduğuna inanacağız bu keşmekeş içinde.. ya ulaşılmayacak kadar güzel ya da güzel olmayacak kadar masalsı.

(bkz: biz burada devrim yapıyoruz sinyorita)

not: copy paste değildir.. siz sadece okuyun..