bugün

kainat

4 yıl önce, agustos ayının son haftası, bir sahil kentinde güneş batmakta iken hemen yanıma konan bilge bir serçe ile hakkında konuştuğumuz alem.

serće: gün batımını mı yoksa denizi mi seyrediyorsun.

ben: hem evet hem hayir.asıl seyrettiğim yıldızlar...birazdan gökyüzünde yıldızlar belirecek.onları bekliyorum.ama gün batımı ve denizi de izliyorum beklerken..

serçe: keyif alıyor olmalisin gökyüzünün eşsizliginden.

ben: evet alıyorum. gerçek sanat eseri cünkü onlar..

serçe: kainatı izlerken neler düşünüyorsun ?

ben : bunca acı, mutsuzluk ve zorluğa değer mi kainatın var olması ? acılar içinde ölenler, açlar ve susuzlar..tüm ihtişamıyla bakanlara hayretler veren kainat bunlara değer mi ?

serce: soluna bak. annesinin ve babasınin elinden tutan çocugu görüyor musun ? nasıl mutlu. anne ve babasi da mutlu.aralarındaki bağ sevgi..bu dünyada acı kadar gerçek olan bir şey varsa o da sevgi.

sadece acıyı görüp kainatta var olan sevgiyi görmemek doğru değil. sadece sevgiyi görüp acılara üzülmemekte..kainat bu iki denge üzerine kuruludur. ikisi de vardir ve aleme hem içkin hem aşkındır..sadece birine bakıp kainatin varliginin değip değmeyecegini, tüm bunların bir anlam ifade edip etmeyeceğini bilmek mümkün değildir..

bilge sercenin söyledikleri doğru gibi geliyordu. serçeye dönüp " sevgi ve acı nasıl hem içkin hem aşkın oluyor" diye soracaktım ki çoktan uçup gitmişti.

serçe deyip geçmeyin. bazıları hayatın dengeleri üzerine güzel şeyler biliyor.