bugün

29 05 17 akit yayın yönetmeninin öldürülmesi

sözlükte yazmayı bırakmama rağmen, hiç değilse kazak abdal'ın olayın mana ve ehemmiyetine uygun malum şiirini refere edecek kadar coşmama sebep olan sevinçli olaydır.

eşeği saldım çayıra otlayıp karnın doyura
gördüğü düşü hayıra yoranın da avradını
münkir münafıkın huyu yıktı harap etti köyü
ölüsüne bir tas suyu dökenin de avradını

dağdan tahta indirenin ıskatına oturanın
mezarına götürenin imamın da avradını
derince kazın kuyusun inim inim inilesin
kefen dikmeye iğnesin verenin de avradını

müfsidin birde gammazın malı vardır da yemezin
ikisin meyyit namazım kılanın da avradını
kazak abdal söz söyledi cümle halkı taneyledi
sorarlarsa kim söyledi soranın da avradını

ölüme sevinmekten, ölünün arkasından kötü konuşmaktan hazzetmem.

fakat bu kriterler, insan olanlar, kendileri de hayattayken bunlara biraz olsun uyanlar içindir; ölülerin arkasından demediğini, yapmadığını bırakmayan ve de sonunda hak ettikleri kötü bir ölümle ölen azgın nankörler için değil...

şurada bu azgının ölümünden sonra hakkında söylenenlere kızan yobazlara sorarım: ulan bu herif hayattayken şimdi kendisine yapıldığı için kızdığınız her şeyin bin katını yapmıyor muydu?