bugün

gerçeği inciten papağan

yalsızuçanların irrasyonel masallarını derlediği başucu kitabı. öyle bir yere bırakıp sonra birdenbire hatırlanmakla ayıp edilecek kitap. durması gereken yeri kitabın kendisi işaret ediyor aslında.

ilhan berk'in de kitap hakkında dediği gibi:

borges'i düşündüm. benzersizliğinin sürmesini çok isterim. kısa öykülerinin çarpıcılığı ağırlık kazanıyor.

işte borges'i düşündüren bir öyküsü. kitapta adı kapı. sonradan başka anlamlar yüklenebilir.

kör bir kedinin yazgısal yönelişine gidip gözüne ilaç olan
otu bulması, sürüp iyileşmesi gibi, bitişiğimizdeki
üniformalı adamlar koğuşundan bir jandarma çıktı,beni
çağırdı
sessiz bir sabahtı. korkmuştu
kapımız kendi kendine kapandı ve ne yaptıysak açılmıyor,
dedi.
kelime kelimeye bakardı.
tıpkı kalbime ihtar edildiği gibi, bu size bir işarettir,
dedim. nöbetçisi olup üzerine kapı kapattığınız insanlar
içinde sizin gibi masumlar var. ben tecritteyim.
ömrümün sonlarına doğru bir mağarada yaşamayı
düşlüyordum, siz bunu erkene aldınız bu hapsi mağara
yaşansıtısına çevirdiniz.
ama münzevi değilim.
beni kendimle bırakmadığınız gibi dostlarımla görüşümeme
de izin vermiyorsunuz.
hatta on yıldır görmediğim bir dostumla birkaç dakika
görüşürken bana ihanet edip dış kapımızın ikincisini de
kapamıştınız. üniformalı adam, ne yani dedi, onun cezası
olarak mı kapandı kapımız?