bugün

şeytanın ademe secde etmemesinde haklı olması

yanlış olan sanrıdır. doğru gibidir, ama değildir. doğruya yakındır, ama aslında çok yanlıştır.

konunun çok karışık bir felsefi yanıtı var, anlamayanlar, iq'su düşük olanlar, 38 yaşından gün almamış olanlar lütfen bir saniye siktirip gitsinler, bu konu onları aşıyor.

şimdi biz bize kaldığımıza göre rahat rahat konuşabiliriz.

şimdi biz biliyoruz ki allah'ın sözleri değişmez, hiç bir güç allah'ın sözlerinin değişmesine neden olamaz. mesela bak örnek olarak "öldürmeyeceksin". her yerde yazar, her kitapta vardır. ama mesela bu cinayeti mi kast eder yoksa hepimiz vejeteryan mı olmamız lazım. e ama bak ineği koyunu yiyebilirsin diyor, demek ki vegan olmaya gerek yok. ama öte taraftan bu hayvanları öldürmeden de yemek mümkün. biliyorum iğrenç bir durum. eskiden mesela "kımız" vardı bak atalarımız hayvansal gıdayı hayvanları öldürmeden almış. sonra yumurta var, süt var, demek ki olabiliyor. şimdi bu "öldürmeyeceksin" emri nedir, kesindir. bunun incil versiyonu da var, tevrat versiyonu da "thou shall not kill" şeklinde. yani "öldürmeyeceksin". hristiyanlar tabi çakallar ya "orada murder" (cinayet) kast edildi diyor. nerede cinayet kast ediliyor ben anlamadım. "thou shall not kill" diyor işte öldürmeyeceksin diyor insan ya da hayvan ayırmıyor. şimdi burada ne gördük, allahın kesin bir emri olduğu halde biz insanlar onu başka türlü anlıyoruz çünkü domuz eti lezzetli geliyor bize. olay bu.

Şimdi mesela Allah ne demiş: "yalan söylemeyeceksin". Söyleme kardeşim niye söylüyorsun. mesela recep tayyip erdoğan'a soralım niye zaman zaman yalan söylüyorsun. yanıtı açıktır, "amaca ulaşana kadar her yol mübah". e amaç ne, kafiri yenmek. e sen zaten yalan söyleyerek kafirden daha aşağı iniyorsun ki, o zaman yeneceğin bir savaş da kalmıyor. anlatabiliyor muyum. daha anlamadınız biliyorum, daha acelesi yok.

allah herkes için bir terazi tutar. yani bu kıyamet terazisi gibidir ama aslında kıyamet terazisi zaten allah'ın doğal olarak sürekli tuttuğu bir terazidir. birisi iyi mi kötü mü diye teraziden bakar yani. iyilik yaptınsa iyisindir, kötülük yaparsan nötürlenir. kötülüğe devam edersen kötü birisi olursun ve allah sana ceza verir. kıyamet günü olmasına gerek yok, bu evrensel bir kanun yani, hep böyle olur.

şimdi asıl konuya giriyoruz;

önce şeytanın yaptığı teknik hatadan söz edelim, bu durum olayı anlamaya yardımcı olur.

"benden başkasına secde etmeyeceksin" bu kesin bir emirdir ve tüm her şeyi ve herkesi kapsar. mesela diğer meleklere etmeyeceksin, diğer canlılara etmeyeceksin, diğer cansızlara da etmeyeceksin. bunun manası budur. dolayısıyla "ademe secde edeceksin" emri bununla çelişir. (mi acaba). hayır tabi çelişmez. çünkü "benden başkasına secde etmeyeceksin" emri, adem yaratılmadan önce verilmiştir. dolayısıyla yeni bir canlı, hangi emirlere tabi olup olmadığı henüz belli değildir. ancak allah bunu belirtecek ki hangi makamda olduğu bilinebilsin. dolayısıyla adem, "benden başkasına secde etmeyeceksin" emrinin kapsamına girmez. bu mesele teknik açıdan böyle olup diğeriyle arasında küçük bir fark vardır. gelelim neden böyle bir hataya neden olunduğuna ya da allah'ı çok iyi tanıması gereken şeytanın neden böyle bir yanlış yargıya vardığına.

şeytan, allah'tan başka herkesten ve her şeyden üstün bir varlık olarak devam ettiği müddetçe, ve hep de allah'ın emrettiği şekilde davrandığını düşündüğü için o, her zaman bu özelliğini sürdüreceğine, çünkü başarılı olduğuna inanmaktaydı. öz güven ilkesi gereği de buna inanmasından doğal bir şey olamaz. aksi durum kendinin yanlış yapmaya başlaması, zulmetmeye başlaması demek olur ki bu durumda yanlışından dönmesi icap ederdi. buradan anlayabileceğimiz şudur ki şeytanın terazisi belli bir müddetten sonra eksiye dönmüş olmasına rağmen kendisine devam etmesi için izin verilmiştir. çünkü allah çok affedicidir. burada şeytanın terazisinin nasıl eksiye döndüğünün üzerinde uzun uzun durmayacağız, bunun bir çok nedeni olabilir. allah'ın bize belirttiği "kibirden dolayı" olduğunu söylemiştir ki bu mantıklıdır, insana da güç verildiği zaman genellikle sapıtmaktadır. burada da demek ki bunun gibi bir durum vardır.

neyse.