bugün

matematiksel olarak tanrının varlığı

aralarında bilmeyen fakat öğrenmek isteyenleri tenzih ederek konuşuyorum; pascal'ın kumarı buna bir örnek teşkil edebilir.

fikrim sorulacak olursa, ben pascal'a katılmıyorum ama yine de iki gram bilgimle açıklamaya çalışacağım. matematiksel olarak tanrı'nın varlığı bir çok kez incelenmiştir ancak bunlardan en önemlisi pascal'ın kumarı olarak bilinir. burada tanrının varlığı ispat edilmez, pascal'ın kumarı tanrı'ya inanmanın mantıklı bir şey olduğunu ispatlar.

iki durum arasındaki farkı anlamak çok önemlidir. zira günümüzde pascal'ın kumarı aracılığıyla tanrının varlığını kanıtlamaya çalışan "yaradan yoksa bunnar nası varoldu?!!!" tandanslı çılgın sedatlar ile higgs bozonu aracılığıyla tanrının olmadığını kanıtlamaya çalışan "god is dead ehuehuehu" tandanslı atanamamış berkecanlar giderek artıyor. eğer siz de bu iki psikopat takımı birbirine katlettirme hayallerime meze olmak istemiyorsanız şu kilit farkı es geçmeyin lan, nolur.

blaise pascal olasılık bilimine düşkünlüğüyle de tanınan bir bilim adamıdır ve pascal'ın kumarı olasılık üzerine kuruludur. pascal ömrünün son dönemlerinde tanrı'nın varlığını bir problem olarak ele alıp olasılıksal açıdan inceler ve ömrünün geri kalanını sıkı bir dindar olarak geçirir. açıkçası şu anda yazmaya üşendiğim için aşağıya pascal'ın kumarı açıklamasını içeren bir link koyuyorum. umarım faydalı olur.

http://www.matematiktutku...2761-pascalin-kumari.html

dur bi dakika, gitmeden önce yazının sonundaki cümleyi de çevireyim. belki olur olmadık yerlere herkesin bu dilleri bildiğini farz ederek çeviri koymadan fransızca & ispanyolca & aramca sözler yazan selincanlarla mahmutsular feyz alır.

"eğer tanrıya inanıyorsan, tanrı da varsa, her şeyi kazandın demektir. eğer inanmıyorsan ve bu durumda da tanrı varsa, işte şimdi sıçtın moruk."

-*-

gitmeden pascal'a neden katılmadığımı da açıklayayım bari.

bilenler bilir, kant'ın ödev ahlakı diye bir zıkkımı vardır. bilmeyenler içinse ödev ahlakını şöyle özetleyebiliriz; iyiliğin ardında iyilik yapmaktan başka bir neden varsa yapılan şey iyilik değildir. yani sen bir iyilik yaparken çıkar güdüyorsan yaptığın iyilik sayılmaz. ramazan'da kilo vermek için oruç tutan ve yanı sıra ibadeti de aradan çıkardığını sanan gızlar bi durun eksilemeyin, bitmedi daha.

tıpkı bunun gibi, bir insan tanrıya inanmak için değil de, cennete gitmek yahut cehenneme gitmemek için inanıyorsa burada herhangi bir inançtan bahsedilemez. ortada korku vardır, çıkar vardır. gerçi bir şeyden korkmak için o şeyin var olduğuna inanmak gerekir yani burada bir paradoks oluşuyor ama demek istediğim bu tarz bir inanç, etik sayılamaz.

zaten kuran'ı atv'nin ramazanda gösterdiği çiçek açmalı, şelale akmalı ilahilerle, karikateist'teki güdümlü ayet çürütme operasyonları dışında okumuş olan varsa bilir ki bu tarz bir inanç kuran açısından da etik sayılamaz. işte bu yüzden pascal bir gavattır.

oh be.

evet. gevşeğe bak sen, aklı sıra kurnazı oynuyor pezemengin evladı. inanıyorsan inan, inanmıyorsan inanmıyorum de geç, ne gerek var nabza göre şerbet vermeye? ulan ben allah olsam yeminle ateist teist tüm insanlığı cennete gönderip bunu tek başına cehenneme dikerdim. herkes salak bi sen akıllısın dimi? yavşağa bak.

(bkz: ya ben niye ciddi final yapamıyorum lan neyse)