bugün

tembellik

Zaman cok kiymetli. Bunun farkindasin, ama gunler parmaklarinin arasindan kayip gidiyor. Ve sen, bos bos oturmaktan kurtulamiyorsun. Yapman gereken bir dolu is varken, cogunu ihmal ediyorsun. Ve sonra kendi kendine kiziyorsun. Tembellik en buyuk illet belki de bu asirdaki. Cok bir sey yapman gerekmiyor tembel olmak icin. Oldugun yerde kalman yetiyor.
Yapacak bir sey yokken oturmak, o kadar da rahatsiz etmez insani. Ama yapman gereken bir is varken, daha onemsiz, hatta gereksiz islerle ugrasmak insani ruhen cok yipratir. Cunku zaman, goz gore gore akip gidiyordur. Ama sen, tum bu olanlara karsi en ufak bir tepki vermekten bile acizsin.
Konusmaya bile useniyorsun bazen. Oldugun yerde olu gibi yatiyorsun. Dusunceler birbirini kovaliyor aklinda, ve uzerinde lanet olasi bir agirlik var. Soyle bir silkinip, kurtulamiyorsun bu tembellikten.
Kahrolasi tembellik...
Ama bir seyler yapmak gerekiyor. Sadece dusunmek, icin icin kufurler savurmak kendi haline, yetmiyor. Hicbir seyi degistirmiyor.
Ve bir gun, canina tak eder. Yeter artik diyorsun. Hep son gune kalmis oluyor isler. Ve bir umitsizlik... Onunde yigilmis bin turlu is. Hepsini de, o kisacik zamanda bitirmek zorundasin. Umitsizlige kapilmak, tembellige lanet okumak ve gecmisi elestirmenin tam da zamani.
Ama hayir!.. Eyleme gecmedikce hicbir sey gecmiyor insanin eline. Oldugun yerde sayip durmus oluyorsun.
Ve sonra yine kufurler savuruyor, yine lanetler yagdiriyorsun. Ve yine tembellik, yine umitsizlik...