azaraks

Ateşin oğlu Azaraks (Anne ve baba isimlerinin ilk harflerinin karışımı ile verilmiş isimdir)

Tüm ingiliz yarış Atlarının atası olduğu gibi dünyada yarış kazanma yüzdesi en yüksek at soyudur. Dünyada at yarışlarında efsane olmuş hemen hemen bütün atlar Azaraks'ın soyundan gelir. En son Torunu yanılmıyorsam Avustralya'da dünya rekorunı eline almıştı ve 300 milyon dolar gibi bir değeri vardı!

Not: Biz Türklerin ne kadar aptal bir millet olduğuna en güzel örnektir. Neden mi? işte nedeni; Türkiyede Türk atı ırkı diye bilinen bir ırk yoktur daha doğrusu yok olmuştur. Ancak 2. Viyana kuşatmasında esir verdiğimiz Azaraks, thoroughbred atların yani ingiliz yarış atı soyunun çıkmasına neden olmuştur. Aynı zamanda dünyada ilk hipodrom yarış bu at için düzenlenmiş ve aynı zamanda kazanmıştır. Yarıştığı diğer 2 atın biri gene bir Türk atı, diğeri de gene Osmanlıdan esir alınmış bir Arap atıdır. Bu gün hala ingilterede bu at adına "Byerley" Turk kupası düzenlenmektedir. At ayrıca hayatında hiç gerçek savaşa girmemiş Albay Robert Byerley'e sayısız zafer kazandırmış, bütün ingiliz ordusu içerisinde at ingiliz askerlerinin kahramanı ve simgesi olmuştur. 2. Viyana kuşatmasında bir Türk atı esir alana kadar ingilizler ve diğer batılılar savaş atına daha doğrusu savaşçı atlara sahip değillerdi (Türk atları savaşçı taşıdıkları gibi aynı zamanda kendileri de düşmanla savaşıyorlardı), atları güçsüz, ufak tefe, uzun mesafe koşamayan, ancak birlik halinde diğer atlarla hareket ede bilen, top, silah gürültüsünden ürkerek meydandan kaçan, sis vb. gibi koşullarda süvari taşıyamayan hayvanlardı. Ta ki Osmanlıdan bir Türk atı alarak bu atın üretilmesi ile savaş atı sahibi olana kadar!!!

(Kitabı kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. Bir yandan War Horse, Black Stallion, Kingdom of Heaven, Hidalgo, Troy, Gladyatör vb. bir çok filme oranla kat kat muhteşem bir hikaye olduğu gibi aynı zamanda tarihi gerçeklere bağlı kalarak yazılmış "ince Memet" tadında bir anlatıma sahip tarihi romandır.

Aşağıdaki metin alıntıdır;

Bir imparatorluk… Bir at… Bir seyis... Üç kent…

Viyana, Buda, istanbul…

1683'te Osmanlı'nın Viyana'yı kuşatmasıyla başlayan bir tarih sahnesi.
Sahnenin önünde varlığını atıyla bütünleştirmiş ‘Gazi' yemini eden evlad-ı fâtihan bir Seyis ve kökleri Orta Asya'ya Atilla'ya ve Cengiz Han'a uzanan Türkmen soyundan bir Karaman atı Azaraks (Ateşin Oğlu).
Kökleri gibi yaşamları da aynı olan bu iki varlığın yazgıları da bir.
Osmanlı'nın ikinci Viyana Kuşatması'nda oradalar. Bozgunu yaşıyorlar. Ardından Hıristiyan orduları Buda Kalesi'ni kuşattığında (1686) ise yine birlikteler. 'Buda düşerse istanbul da düşer' diyorlar ve diğer Gazi'lerle birlikte kaleyi kahramanca savunuyorlar.
Ancak tarihin kırılma noktasında Osmanlı'nın yazgısını değiştiremiyor ve Buda Kalesi'yle birlikte onlar da bir ingiliz birliğine esir düşüyorlar.
istanbul, Viyana, Buda derken kader onları bu sefer Londra'ya sürüklüyor.
Aristokrat Albay Robert Byerley hem Azaraks'ı hem de Seyis'i satın alıyor ve sahipleniyor.
Bundan böyle Azaraks'ın adı ingiltere'de Byerley Turk olarak anılacaktır.
Atın şöhreti bütün ingiltere'ye yayılmıştır. Hem aygır hem yarış atı olarak fırtınalar estiren kahramanımızın şeceresi bugün günümüze kadar hâlâ devam ediyor.
Tarihsel gerçekliğin içine oturtulmuş nefes kesen, sürükleyici bir kurgu. Bilinmeyen şaşırtıcı bir gerçek. Ayrıntılarda saklı kalmış tarihsel bir roman.