bugün

caner taslaman şarlatanlığı

Meallerde geçmişten günümüze doğru gelirsek ne kadar da mucize uydurduklarını görürüz. Sebebi bu insanların Kur'an'ı bir iman ve yorum işi görüp kafalarına göre yorumlamalarıdır. Buysa bilimsel değil, batınidir. Kur'an'ı mutlak gerçek görüp mevcut paradigmalarına göre zihinlerinde tasarladıkları anlamı Kur'an'a atfediyorlar. Halbuki Kur'an 7.yy Kureyş lehçesi üzerine kuruludur. Muhammed'in ve çevresindeki insanların anladığı dil budur. Kur'an'ın 7.yy'da hakiki hali bu dildedir. Buysa bir kabile dilidir. Bu yüzden Kur'an Muhammed'in ölümünden sonra kitaplaştırılmıştır. Çünkü Muhammed'in kullandığı dil yazı dili için yetersizdi ve gelişmemişti. Tüm dogmatik teologların iddiasının aksine Kur'an kendi sosyo-kültürel ortamında Muhammed'in çevresinin etkisine tepki olarak doğan ayetlerdir. Bunu anlamak için Kur'an'ın nüzul sırasına bakabiliriz. Yani Muhammed'e vahyedilme aralığına. Kur'an 7.yy'daki kabile dili olan Kureyş lehçesinin mecazlarını, yan anlamlarını, gerçek anlamlarını, deyimlerini, ata sözlerini, kalıplarını anlamak için o zaman ve bölgedeki kültürü bilmek gerekir. Kabile, bedevi kültürünü.

Bugünkü Kur'an zannedildiği gibi tahrif edilmemiş değildir. Tahrif edilmiştir. Bunu Kur'an'ı bir metin olarak ele alan hiçbir dilbilimci, teolog reddetmez. Kur'an'ın yazılaştırılması için bir yazı dili yoktu. Var olan yazı kültürü de Muhammed gibi tüccarların satışlarıyla ilgili basit notlar tutmasından ibaretti. Yine çoğu dogmatik teoloğun iddia ettiği gibi Muhammed'den önce Arabistan'da cahiliye kültürü yoktu. Hristiyan habeşi, Süryani Hristiyanı, Yahudi vb. birçok kültür vardı. Kur'an'ın tasnifi Antik Yunan yöntemiyle yapılmıştır. Kur'an'daki ayetlerde olan numaralandırma Hint rakamlarıyla yapılmıştır. Ve bunlar bir süreçtir. Kur'an'ın kitaplaştırılması için yazılı dil gelişmediğinden Habeşçe, Aremice vb. birçok dilden birçok kelime, kalıp alındı. Bunların sonucunda Kur'an kitaplaştırıldı. Ama Kur'an'da hareke(esre, üstün, ötre ), noktalama(be, te, se gibi harflerdeki noktalar ) yoktu. Bunun tamamlanması 8-10.yy'da oldu. Yani günümüzdeki Kur'an 8-10.yy'ın ürünüdür. Ve tarihi bir metne yapılan her müdahale o metnin asıl anlamından daha da çok uzaklaşmasıdır. Olan budur, Kur'an tahrif edilmiştir. Kendi diliyle öğrenmek içinde nüzul sırası, etkileşime geçtiği dilleri, dil yapısının ilk halini bilmek çok önemlidir. Kur'an'da bilinmeyen diye geçen çoğu adın Aremice kökenli olduğu günümüzde ortaya çıkmıştır. Bunu reddetme kültürü de imam Şafi'den daha eskidir. O Kur'an'ın Kureyş lehçesi olduğunu reddedip Allah'ın dili olarak görüp aksini inkar görmüştür.