bugün

kız arkadaşı anal ilişkiye zorlamak

aylardır üsteliyordum. ucunda ölüm yok aşkım, bütün o acıyor, dayanılmıyor saçmalıkları toplumun sözde ahlakını yerinde tutmak amacıyla uyduruluyor. sen bir anarşist olarak, gezi eylemlerinde en önde biber gazı solumuş bir istanbul aydını olarak bu safsatalara nasıl inanırsın? yalnızca birazcık acı duyacaksın, sonra kendini cennette gibi hissedeceksin diye telkinde bulunuyordum sürekli.

kabul etmiyordu orospu. kabul etmediği gibi, bu tartışmalar normal yollardan girdiğimiz ilişki miktarını da azaltmıştı. taş gibi bir hatunla aynı evde yaşıyordum ama 2 yıllık brazzer's üyeliğim vardı. durumum kötüydü.

geçen hafta yine salonda, göt kadar koltuğumun göt kadar yastığına kafamı koymuş, göt kadar bilgisayarımın göt kadar ekranında kim kardashian'ın göt capslerine bakarken bu kadar çok götün üzerime gelmesiyle çıldırıp koşa koşa yatak odasına gittim. uyuyordu. tek bir hareketle yorganı üzerinden çekip yatağa çıktım. belini tutup ters çevirdim. ve karşımdaydı. otobüsle uzun yol seyahatlerinde yolun karşısında dağlar görürsünüz ve üst kısımları bazen göte benzer. otobüsün titreşimiyle tahrik olup hafif bir dokunuşla sikinizi kaldırırsınız, hatırladınız mı? işte o dağlardan bir parça karşımda duruyordu.

gri eşofmanı hafifçe sıyırdım. yılbaşında aldığım siyah tangayı giymişti. yanaklarımı o pürüzsüz yanaklara yaslayıp kedi gibi süründüm. içimden bir ses bırak bu romantik ayakları, sok şuna diyordu. iç güdülerim aletimi o şeye sokmam yönünde dayanılmaz bir baskı uyguluyordu. tangayı aralayıp penisimi çıkardım. o an o kadar sertleşmiştim ki götüne diye yanlışlıkla kuyruk sokumuna falan soksam deler geçerdim, buna inancım sonsuzdu.

bu sırada uyandı. eşek gibi çifteleyerek yatağın uç kısmına doğru çekti kendini. ne yapıyorsun be sapık gibi sanki yıllardır ağzına boşaldığım kız o değilmiş triplerindeydi. uyku sersemliğine verdim. domal dedim. seni becermek istiyorum. bu sefer itiraz kabul etmem, dayanamıyorum artık.

arkadan olmaz dedi. ne demek arkadan olmaz?! diye bağırdım. ne demek ya arkadan olmaz?! bütün arkadaşlarım önceki gece sevgilisine yaptığı şeyleri anlatırken, o daracık kuyuda geçirdikleri mükemmel zamanların tadının damaklarında kaldığını ağızlarının suyu aka aka ortamdaki diğer erkeklerle paylaşırken ne demek arkadan olmaz?!

bak derya dedim. tamam senin dediğin olsun. bir kere yapalım, bir daha tövbe. ama bir kere yapmalıyız. bir kere yahu, ölecek misin?!

bu mırın kırın etmeye başlayınca yumuşadığını anlayıp bastırdım. içeri koşup bilgisayarımı kaptım, ne kadar anal ferre varsa açıp, kadınların suratındaki mutlu ifadeyi izlettim. yarım saat kadar anal ilişkinin zevki konulu yazıları araştırıp bir bir okudum. sonunda istediğimi alacak gibiydim. öpüşmeye başladık.

güreşiyor gibiydik. ne zaman arkasını çevirmeye çalışsam zekice bi hamleyle altımdan kaçıyor üstüme çıkıyordu. o üstümdeyken alttan aletimi tutup deliğini aramaya çalışırken de hop yanıma düşüyordu. bu şekilde de 1 saat kadar çabaladıktan sonra ilk yorgun düşen o oldu ve yatağın altında hazır bulundurduğum kayganlaştırıcı kremi sürüp girdim. allahım kasıklarımda havai fişekler patladı. zevk bütün vücuduma yayılıyor oradan tekrar aletimde toplanıyor ve dalgalar halinde bacaklarıma akıyordu. derya altımda aşkım acıyor dedikçe daha da sertleşiyordum. en son kaçmaya çalıştı ama ilahi bir kuvvetle götünün içindeki penisimi bir kanca gibi kıvırarak yakaladım onu. sikimle götünden yakaladım. hiçbir yere kaçamazsın der gibi bir hareketti.

biraz daha git gel yapıp boşaldım. bütün vücudum titriyordu. en son arkadaşlarla mahallenin delisine bulvar gazetesi aldığımızda, ahmet'lerin bodrumunda düzenlediğimiz toplu 31 partisinde bu denli güçlü bir boşalma yaşamıştım. o deliyi düşündüm. ölmüş müydü acaba?