bugün

türkçüler başa geçse ekonomi politikası ne olur

solidarist korporatizmdir. nitekim, kemalist karma ekonomi dediğimiz sistem de sonuçta kuruluştaki türkçüler tarafından geliştirilmiştir. dönemin büyük sanayi atılımları da -solidarist olmasa da- korporatisttir ve korporatist sistemler, türkiye dahil başarılı olmuşlardır. (burada faşist ve komünist diktatörlüklere gönderme olsa da, devletçi ekonomiden bahsediyoruz, sosyal ırkçılıktan değil.) "artık dünya 1930'ların dünyası değil, küreselleşme çağındayız" yanılgısı ise, dünün komünist bugünün yeni-kapitalist ülkeleri tarafından kırılmıştır. yani marksistler başta olmak üzere birçok ekonomistin de kabul ettiği şey, ideoloji ne olursa olsun, ülkede yeni bir sistem kurmak için aşırı devletçi bir dönem farzdır.

yarı kapitalist/ulus devletçi, anti-marksist içeriği nedeniyle komünistler tarafından eleştirilmesi normaldir. ekonomide türk-kürt ayrımı yapmaz, şakacı seni. tabii devletin eli liberalizm/kapitalizmdeki kadar görünmez olmadığından, hükümetin tercihi önemli bu konuda. türkçüler aynı zamanda turancılığa yatkın olduklarından bölgesel örgüt olarak türk cumhuriyetleri ile bir kapalı ekonomik birliğe gitmek isterler. (şu anki rusya faktörü ve avrasya birliği ile türkiye'nin ab'ye mahkumiyetinin dışında idealist düşünüyoruz tabii.) gerçekçi düşündüğümüzde orta asya üzerinde bu kadar amerikan, rus, çinli tezgahları dönerken, ulusal kaynakların yönetilmesi kadar, türkçülerin doğal olarak benimsedikleri orta asya'nın kaynaklarını ekonomide kullanmamaları da düşünülemez.