bugün

salif keita

nedense hep kitaro'yla beraber anarım salif keita'yı. gözümün önüne şöyle bir sahne geliyor. dünyanın herhangi bir yerinde, sonbaharın yaprakları savurduğu serin bir gecede, ormanın içinde bir kulübe. ikisi bir araya gelmişler. kayıt cihazları, etnik ve modern envai enstrüman genişçe odayı yarım kalmış kadehler ve nota kağıtlarıyla paylaşıyor. odanın havasında belli belirsiz bir pipo tütünü kokusu. hararetle konuşuyorlar. hayattan, zenginlik,fakirlik,güzellik ve çirkinlik algılarından, sonu bitmeyen savaşlardan,adaletsizliklerden,memleketlerindeki en güzel kuşun ötüşünden, kanat çırpışından,sevdikleri ama çok sevdikleri kadınlardan. onlar da marin marais'in söylediği noktaya gelmişler. hiçlikten geldikleri için hiçliğin müziğini yapmışlar. ne mutlu hiç birşey olanlara.