bugün
- bir kızı kucakta zıplatmak10
- anın görüntüsü16
- yazarların kız çocuğu olursa koyacağı isimler22
- tamirciye veren kadın11
- motosikletle 210 km hız yapmak11
- istanbulda vurularak öldürülen okul müdürü27
- komşuyu arabanın arkasına bağlayıp sürüklemek13
- sözlüğün en güzel kızı olmanın dezavantajları14
- şu an hissedilen duygu17
- sözlük yazarlarının tatlıları12
- 25 yaşında üniversite okumaya niyetlenmek10
- burnumuzun dibindeki adaların yunanistan ın olması13
- icardi1905'in sözlüğü bozması8
- can yaman erkekse sözlük erkekleri ne16
- psikolog fiyatları16
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak10
- ithalat ile ülke döndürmeyi marifet diye satmak8
- 2023 2024 sezonu lig şampiyonu9
- macar bakanının türklük açıklaması13
- toggun yanması8
- bir erkeği cezbeden şeyler18
- flörtü eleme sebepleri20
- öğretmen maaşları22
- ölümlü dünya 29
- suratı sabunlamak11
- 1 85 boyunda zeki esprili yakışıklı kültürlü erkek30
- uludağ sözlük discord grubu8
- 007 slip don giysin kampanyası10
- eksi ruyaları kaldıracak kantar13
- ali koç'un jose mourinho ile anlaşması11
- yanındakiyle yaşar aklındakiyle ölürsün15
- sözlük yönetimi beni silsin mi16
- ameliyat ettikleri hastann karnında mala unuttular10
- sözlüğün terzisi8
- 007 silik yesin kampanyası9
- bik bik silik yesin kampanyası9
- nervio'nun güzel ellerinden yiyeceğim dayak10
- sözlük yazarlarının boy kilo ölçüleri11
- rusyaya gidince kızlar etrafımda pervane olacak17
- görüldü bile atmayan insan tipi22
- yazarların evlenmek istedikleri dizi karakterleri11
- eloande'ye zengin koca bulmak8
- aşık olmak12
- mimarlığı bırakmak13
- erkeklerin iğrenç özellikleri21
- keki kabarmayan sözlük kızı8
- sözlükteki kızlar mı dışardaki kızlar mı10
- deniz gezmiş10
islam'da Şakku'l-Kamer (Ay'ın bölünmesi) Mucizesi diye ünlü "mucize"yi birlikte göreceğiz: Kamer Suresinin l. ayetine, Diyanet'in resmi çevirisinde şöyle anlam verilir:
"Kıyamet saati yaklaşır, ay ayrılır."
Bu çevirideki "yaklaşır, ayrılır" ayetteki sözcüklere uymuyor. Ayette, burada, "geçmiş zaman" kipi kullanılıyor. Bu nedenle, doğrusu: "Yaklaştı, ayrıldı."dır. "Ayrıldı"yerine de ayetteki "inyakka" sözcüğüne uygun olması için "bölündü", ya da "parçalandı" demek gerekir. Diyanet'in çevirisi, burada, "akıl ve bilim dışılığı örtmek" amacıyla, sözcükler kendi anlamlarının dışına çıkarılarak, daha sonraki ayetler, ayrıca açıklayıcı hadisler gözardı edilerek yapılmış bir "yorum"a, ibnü'l-Cevzi'nin yorumuna (Bkz. tefsiru ibnü'i-Cevzi, 8/89.) dayanmakta. Bu yorum, tefsircilerce kabul edilmez. (Bkz. M.Ali Sabuni, Safvetu't-tefisir, 3/284; Hizin, 4/226.)
Bu durumda ayetin doğru çevirisi şudur: "Kıyamet (sat) yaklaştı; ay bölündü :" Bunu izleyen iki ayetin anlamı da şöyle: "Onlar bir mucize gördüklerinde; yüz çevirirler ve: 'sürüp giden bir büyüdür.' derler. Yalanladılar ve kendi eğilimlerine uydular. Her şey, yerini bulur." (Kamer: 2-3.) Görüldüğü gibi ayetlerde açıkça, kıyametin yaklaştığının da bir belirtisi olarak, Ayın bölündüğü ve bu mucizeyi, inanmazların yalanladıkları" anlatılıyor. Bu ayetlerin anlattığı olayı aktaran hadislere bakalım.
Gökteki Ay mı, Arabistan'daki Hira Dağı mı daha büyük?
ilkokul öğrencileri bile böyle soruyu saçma bulur, değil mi? Ama hadiste anlatılana bakılırsa bu soruya saçma dememek gerek.Malik Oğlu Enes anlatıyor:
Mekkeliler, Peygamberden bir mucize göstermesini istediler. Peygamber de onlara ayı ikiye bö1ünmüş olarak gösterdi. Öylesine ki, onlar, Hira Dağı'nı, bu iki parçanın arasında görüyorlardı." (Bkz. Buhari, e's-Sahih, Kitabu'1-Menakib/36; Müslim, e's-Sahih, Kitabu St- fati'l- Münafdun/46-47, hadis no: 2802.)
"Abdullah ibn Mes'ud anlatiyor: Peygamberle birlikte Mina'daydık. Birden ay iki parçaya bölündü. Bu parçalardan biri, dağın arkasında, biri de dağın beri yanında kaldı. işte o sırada Peygamber. Bakın da tanık olun!' dedi." (Bkz. Buhari, es-Sahih, aynı yer; Müslim, e's-Sahih, aym yer, hadis no: 2800.) Düşünün. inanmazlar, Muhammed'den, peygamberliğini kanıtlamak için bir mucize istiyor. Tanrı da Muhammed'e güç veriyor. Muhammed mucizesini gösteriyor: Şu gökteki, şu Amerikalıların ayak bastığı, şu bildiğimiz ay, iki parçaya bölünüyor. Parçalanan Ay, yere düşüyor. Yeryüzünün ufacık bir bölgesine sığınıyor. Düştüğünde orada, kimseyi ezmiyor. Ay böylesine ufakmış ki: Hira dağı ondan daha büyük. Çünkü geriden bakınca, Hira Dağı, ayın iki parçası arasında gözükebiliyor! Ve düşünün: Böyle bir "olay"ı bile, Mekkeliler bir mucize saymıyor. "Olay"a tanık oldukları halde! Ve dünyanın her yanından gözüken şu ay, o sırada ikiye bölünüp yere düşüyor da, dünyanın hiçbir yerinde, kimse farkında olmuyor. "Olay"i ne gören oluyor, ne de yazan. Muhammed'in Sahabilerinden başka... Ayrıca: Ayın "bölünmesi", haber verilegelen kıyametin yaklaştığının bir kanıtı oluyor.
Yukarıdaki ayet ve hadislere göre, bütün bunlara "inanmak" gerekiyor. inanan inanır kuşkusuz. Kim ne diyebilir? Bizim burada yaptığımız şey, yalnızca bir belirleme ve sergileme, Şu da unutulmamalı: inananın nasıl inanma hakkı varsa, inanmayanın da inanmama hakkı vardır. insanoğlunun aklına, bilime özgürlük tanımak bunu gerektirir. insan, kınanmasız ve saldırısız bir ortam içinde insanlığına yakışır nitelikte geliştireceği düşüncesini, kişiliğini meyvelendirir. Bu köşedeki sergilemeler de bunun için...
turan dursun sitesinden alınmıştır.
"Kıyamet saati yaklaşır, ay ayrılır."
Bu çevirideki "yaklaşır, ayrılır" ayetteki sözcüklere uymuyor. Ayette, burada, "geçmiş zaman" kipi kullanılıyor. Bu nedenle, doğrusu: "Yaklaştı, ayrıldı."dır. "Ayrıldı"yerine de ayetteki "inyakka" sözcüğüne uygun olması için "bölündü", ya da "parçalandı" demek gerekir. Diyanet'in çevirisi, burada, "akıl ve bilim dışılığı örtmek" amacıyla, sözcükler kendi anlamlarının dışına çıkarılarak, daha sonraki ayetler, ayrıca açıklayıcı hadisler gözardı edilerek yapılmış bir "yorum"a, ibnü'l-Cevzi'nin yorumuna (Bkz. tefsiru ibnü'i-Cevzi, 8/89.) dayanmakta. Bu yorum, tefsircilerce kabul edilmez. (Bkz. M.Ali Sabuni, Safvetu't-tefisir, 3/284; Hizin, 4/226.)
Bu durumda ayetin doğru çevirisi şudur: "Kıyamet (sat) yaklaştı; ay bölündü :" Bunu izleyen iki ayetin anlamı da şöyle: "Onlar bir mucize gördüklerinde; yüz çevirirler ve: 'sürüp giden bir büyüdür.' derler. Yalanladılar ve kendi eğilimlerine uydular. Her şey, yerini bulur." (Kamer: 2-3.) Görüldüğü gibi ayetlerde açıkça, kıyametin yaklaştığının da bir belirtisi olarak, Ayın bölündüğü ve bu mucizeyi, inanmazların yalanladıkları" anlatılıyor. Bu ayetlerin anlattığı olayı aktaran hadislere bakalım.
Gökteki Ay mı, Arabistan'daki Hira Dağı mı daha büyük?
ilkokul öğrencileri bile böyle soruyu saçma bulur, değil mi? Ama hadiste anlatılana bakılırsa bu soruya saçma dememek gerek.Malik Oğlu Enes anlatıyor:
Mekkeliler, Peygamberden bir mucize göstermesini istediler. Peygamber de onlara ayı ikiye bö1ünmüş olarak gösterdi. Öylesine ki, onlar, Hira Dağı'nı, bu iki parçanın arasında görüyorlardı." (Bkz. Buhari, e's-Sahih, Kitabu'1-Menakib/36; Müslim, e's-Sahih, Kitabu St- fati'l- Münafdun/46-47, hadis no: 2802.)
"Abdullah ibn Mes'ud anlatiyor: Peygamberle birlikte Mina'daydık. Birden ay iki parçaya bölündü. Bu parçalardan biri, dağın arkasında, biri de dağın beri yanında kaldı. işte o sırada Peygamber. Bakın da tanık olun!' dedi." (Bkz. Buhari, es-Sahih, aynı yer; Müslim, e's-Sahih, aym yer, hadis no: 2800.) Düşünün. inanmazlar, Muhammed'den, peygamberliğini kanıtlamak için bir mucize istiyor. Tanrı da Muhammed'e güç veriyor. Muhammed mucizesini gösteriyor: Şu gökteki, şu Amerikalıların ayak bastığı, şu bildiğimiz ay, iki parçaya bölünüyor. Parçalanan Ay, yere düşüyor. Yeryüzünün ufacık bir bölgesine sığınıyor. Düştüğünde orada, kimseyi ezmiyor. Ay böylesine ufakmış ki: Hira dağı ondan daha büyük. Çünkü geriden bakınca, Hira Dağı, ayın iki parçası arasında gözükebiliyor! Ve düşünün: Böyle bir "olay"ı bile, Mekkeliler bir mucize saymıyor. "Olay"a tanık oldukları halde! Ve dünyanın her yanından gözüken şu ay, o sırada ikiye bölünüp yere düşüyor da, dünyanın hiçbir yerinde, kimse farkında olmuyor. "Olay"i ne gören oluyor, ne de yazan. Muhammed'in Sahabilerinden başka... Ayrıca: Ayın "bölünmesi", haber verilegelen kıyametin yaklaştığının bir kanıtı oluyor.
Yukarıdaki ayet ve hadislere göre, bütün bunlara "inanmak" gerekiyor. inanan inanır kuşkusuz. Kim ne diyebilir? Bizim burada yaptığımız şey, yalnızca bir belirleme ve sergileme, Şu da unutulmamalı: inananın nasıl inanma hakkı varsa, inanmayanın da inanmama hakkı vardır. insanoğlunun aklına, bilime özgürlük tanımak bunu gerektirir. insan, kınanmasız ve saldırısız bir ortam içinde insanlığına yakışır nitelikte geliştireceği düşüncesini, kişiliğini meyvelendirir. Bu köşedeki sergilemeler de bunun için...
turan dursun sitesinden alınmıştır.
güncel Önemli Başlıklar