bugün

barmenin cinayeti

barda içtiği dört tekiladan sonra barmenin katil
olabileceğini düşündü kadın,
barmeni izledi, saatlerce,
sol eliyle bira bardağını dayadı, yavaş yavaş aktı bira,
soğuk bardağa, ıslak ıslak bırakacaktı onu tezgaha, alacaktı birileri,
sayesinde birileri mutlu olacaktı ya da
daha da çok üzülecekti,
alkolün insan bünyesine etkisini düşünmüyordu,
işini yapıyordu hepsi bu,
sağ eli cebindeydi,
hayatı umursamaz tavrını vermek istiyordu belki de,
özeniyordu insanlar ona,
yavaş insanlara özenir bazıları,
koşturmaktan yorulanlar özenir belki, ne kadar da yavaş yaşıyor diye
geçirdi içinden,
ne de güzel gülüyor dedi
hatta bir kere iç sesine engel olamadı, ulu orta dedi
ne güzel gülüşün diye.

yolladığı içkilere belki kendine de katıyordu kim bilir,
koyduğu rakıya üzüntülerini mi katıyordu acaba
rakı üzüntü mü demekti ?
belki de daha çok yaşamalıyım dedi,
sonra yaptığı karışımları kokteyleri düşündü,
daldı yeşil gözleri siyah mekana,
ne kadar karanlık diye içinden geçirdi, süperman gibi gözlerimden
ışık çıkarsam ne komik olur dedi,
dudağının kenarına bir gülümseme kondurdu,
kendi kendine konuşmasının anlaşılmasını istemedi,
hemen ciddileşti,
sigara içmeliyim diye hayıflandı,
sonra kokteyl yaparken karışımların birer duygu olmasını hayal etti,
mesela dedi,
mutluluk dedi, buzu az mutluluğu çok koyabiliriz dedi,
düşünsene koca bir şişe mutluluk,
neyse dedi zaten bunlarla da mutlu oluyor insanlar dedi
hayal dünyasını engelleyerek,
sonra yeşil gözlerinin içinde bir pırıltı oluştu,
bir kere bir meyve suyu geri dönmüştü tezgahına, kan gibi sıcak demişti müşteri,
öldürmek istedi onu,
kanın sıcaklığını hissetmek için,
daha önce hiç insan öldürmemişti, belki bir kaç sinek dışında
kimseye zarar vermemişti,
ha bir de liseyi bitirmek için ailesine zarar vermişti
hepsi bu,
ne çok sevmişim dedi geri dönüp bakınca,
ondan sonra bu kadar sevemedim zaten dedi
kanın sıcaklığını merak etti, zarar vermek nasıl olur acaba demişti,
daha önce hiç kimseyi üzmemişti, ailesi melek gibi yapmıştı onu,
zaten gözlerinde tanrısal bir güç vardı, yeşildi ama
sanki başka bir yeşil,
belki de tanrı cennetten bir parça yaprak alıp gözlerine vermişti
kim bilir,
nasıl bilir,
kafa yormayalım buna dedi, sigarasını içerken,
içkilerimle insanları mutlu ediyorsam pekala
öldürebilirim dedi,
daha fazla acı çekmelerini engellerim dedi
bu düşünce aklına gelince,
ama ya daha mutlu olmak isteyenler için ne yapmalıyım dedi,
insanları mutlu etmek zorunda değilim ki dedi,
yavaş bir insanım ben dedi,
kaplumbağa gibiyim ben, ben ne kadar yavaş yaşıyorsam
onlarda pekala yaşayabilirler dedi.

sonra yazın uzattığı saçlarını ve sakallarını özledi,
sakalın ona çok yakıştığını söyleyen kızlar geldi aklına,
kış çocuğu olmasına rağmen yazı özledi, yazın daha mutluyum sanki dedi,
içkilerim ile belki düzen oluşturabilirim dedi,
belki de müşteriyi görüp öyle içki yollayabilirim dedi
mutsuz insanı hemen öldürmek için zehir koyabilirim içine,
otopsi raporundan uzak durmak içinde bir yalan bulurum belki dedi,
neden katil olduğunu anlamadı,
ama yapabilirim dedi, insanların kendilerini rahat hissetmelerini sağlıyorum
dedi,
sayemde mutlu oluyorlar ya da sayemde daha çok ağlıyorlar dedi
neden buna bir son vermeyeyim ki dedi ?
sonra bencilliğine kızdı ben mutsuzum diye,mutsuz insanları
toprağın altına göndermek ahlaklı mıdır dedi, ahlaklı şeyleri sever miyim
bunu bile bilmiyorum ki dedi
aslında çok fazla şey bilmek istemiyordu,
bildiklerinle yetinmek istiyordu ama bazı zaman da
daha çok bilmek istiyordu,
güzel gözleri daha çok şey görsün istiyordu,
daha fazla sevsin istiyordu güzel kalbi,
belki daha çok okumalıyım diyordu,
güzel kitaplar istiyordu güzel insanlardan,
güzel gören gözleri sayesinde nasıl da seviyordu hayatı,
gözlerine hiç şükretmiş miydi acaba,
uyurken bunu düşünüyordu bazı zaman, güzel gözlerim ile
güzel bir hayat istemeli miyim diyordu kendine,
sol elini yanağının altına koyup uyurken insanların mutsuzluğuna son vermeyi
düşünüyordu bazı zaman da kitaptan okuduğu karakterleri düşünüyordu
cümlelere vurulduğunu söylüyordu.

hayatı eğlenceli yaşamak için yavaştı belki de,
sadece çalışırken hızlıydı,
çok yavaş yürüyordu, çok yavaş bakıyordu insanın gözlerine
aslında yavaş bakmıyordu uzun bakıyordu,
gözlerine kitlenebiliyordu belki de kim bilir,
gözlerim için mi seviyor acaba insanlar beni dedi
aklına düşüyordu bazı zaman bu soru, sonra cevaplamıyordu,
ne gerek var cevaplara diyordu tıpkı hayatı ağır çekim de yaşar gibi
zaten ben anlam yüklemek istesem çok uzun zaman alır diye kendine takılıyordu
gülümsedi, hayat daha da yaşanır oldu.

kafasından uzaklaştırmak istedi insanların acılarına son verme düşüncesini
ama asla çıkmıyordu, sigarasını yakıp dudaklarından içine giden her zehirde
bu zehir ile insanları mutlu edebilirim diye düşündü,
acılara son vermek mutluluk değil midir diye konuştu kendinle,
yeşil gözler cevap verdi,karar veren sen misin dedi,
daha koyu gözlerle baktı,sinirlendi,
nasıl sinirlenebilirdi ki, yavaş yaşayan bir insan sinirlenebilir mi diye
kendine takıldı,
karşısında saçları uzun, kirli sakalı ile daha koyu yeşil gözlerden
cevap geldi,
evet ben karar verebilirim dedi, tanrı değilim ama bunu yapabilirim dedi,
barda kendini tanrı gibi hissettiğini hatırladı,
insanların mutlu ya da üzgün olmak için ihtiyaç olduğu şeyi veriyordu,
evet bunu daha büyük birileri yapıyordu ama onun parmakları ile
oluyordu her şey,
yapmalı mıyım diye çok hayıflandı,
yalnız kalmaktan çok korktu çünkü daha koyu yeşil gözler ona yapabileceğini
söylüyordu,meleklerin de can alabileceğini söylemişti bir kere sakalları olan
yeşil gözlü,
azrail ne dedi, gülümsedi yapabilirim dedi, neden daha fazla acı çeksinler ki dedi,
sonra kendisini onların yerine koydu, benim acımı da dindirmek isteyen birileri
var mıdır acaba dedi,
yalnızlığı mı seviyorum yoksa hala liseden mezun olamadığım kızı mı arıyordum birilerinde,
onun saç rengi olan kızları mı beğeniyordum,
onun ses tonuna yakın kızlardan mı hoşlanıyordum,
otobüste onun parfümünün aynısına denk geldiğim de yeşil gözlerim
zeytin karası mı oluyordu, kim bilir,
belki de bunu seviyorum dedi, yavaş insanım ben,
ilişki hız ister, koşturamam ki ben, sol elimi cebimden çıkarıp onun
ellerini tutamam ki,
üşümesin o zaman derim,
en fazla sigarasını yakarım hepsi bu kadar.

sol cebimden elimi çıkarıp onun avuçlarının içine koyup kalbini
buraya koyabilir misin diye şakalaşamam ki onunla,
papatya tarlasında onunla koşmak isterken kuru bir papatya verebilirim
belki ona,
kim bilir, ben kendimi bilemiyorum ki onun ellerini bileyim,
belki de bilmemeliyim onun ellerini, ben sadece bira doldurmalıyım arada da
buz kırmalıyım, o zaman elim kızarır, sonra tekrar cebime koyarım,
ne gerek var ki ellerimi göstermeye derdi kendine bazı zaman, ellerimi tutan biri yokken
ne gerek var onların ortada olmasına,
kar yağdığında üşüyen ellerimi üflerken gelip
ellerini benimkilere sarmadıktan sonra ne işe yarardı ki onlar,
evet evet aslında kışı seviyorum dedi, yaz duymasa bari diye geçirdi içinden.

acılara son vermek için insanın kalbini durduracak zehirleri araştırmaya başladı,
lisede kimyaya meraklı arkadaşına yazdı, bunları merak ediyorum dedi
sence mümkün müdür zehir ile acıya son vermek
ay pardon insan öldürmek diye düzeltti, hayata mutluluk getirmek isteyen bir melek
olduğunu,lise arkadaşı bilmesi gerekmiyordu,
bazı zaman da kızıyordu, ne gerek var insanların duygularına müdahale etmeme diyordu,
ama benim duygularım ne olacak dedi,
içimdeki bu iyiliği daha rasyonel nasıl gerçekleştirebilirim dedi
koyu yeşil gözleri ile konuşurken,
sürekli kıskandı sakallı yeşil gözlerini,
bira içmeyi sevmezdi, en fazla bir iki taneydi,
bunlarla mutlu olan insanlara özendi, ne güzel dedi,
parmaklarımdan giden bardak ile mutlu oluyorlar dedi, keşke biri de beni
böyle mutlu etse dedi.

gerek yok belki de dedi, mutlu olmayı istiyor muyum diye
düşünüyordu kimi zaman sırtını tezgaha dayayıp,
koşturan garsonlara gözü daldığın da,
bunları düşünüyordu,
bazı zaman da saçları siyah olan kızları düşünüyordu
ama saçları kahverengi olan kızları daha çok beğeniyordu,
bazı kadınların üç numara traş ile bile güzel olabileceklerine inanıyordu,
nelere mi inanıyordu, kalp güzelliğine inanıyordu aslında,
en çok da kendi kalbine sonra da ablasının kalbine inanıyordu,
bunlar için de tanrıya inanıyordu,
şükür ediyordu ona verdikleri için
ve onun verdiklerine son vermek istediği için kendine kızıyordu,
elleri cebinde sahil kenarında dolaşan bir ihtiyardı aslında,
önünden geçen saçları karışmış bir kız görünce heycanlanıyordu, sesini duymak
istiyordu,
hatta onunla yazın balkona minderleri koyup fısır fısır konuşarak
günün aydınlanmasını beklemek istiyordu,
yorgun yüzü ne de güzel olurdu sabah güneşinde
diye içinden geçiriyordu,
bazı zaman da deniz kenarında düşünüyordu onu,böyle koşuyor yaa
çalışırken,
ben şemsiyemin altında onu izlerken bana doğru koşsa ıslak saçları ile,
incecik belinden bacaklarına akan tuzlu suyu görsem,
deniz çok güzel miskin herif, gelsene diye bana kızsa,
sonra siyah bikininin ona ne kadar çok yakıştığını söylesem falan diye
düşündü sigarasını söndürürken,
beni kızdırmak için saçlarındaki suları üstüme atsa,
havluma sarınsa ve ona yapma diye bağırsam sonra inadına yanıma uzansa
ıslatsa beni, denizi değil, onu hissetsem,
denize girince ne kadar güzel oluyorsun diye burnunun üstüne öpücük kondursam,
havluma sarılıp, omzuma ıslak saçlarını koysa ve yanında ne kadar mutlu
olduğunu söylese, yeşil gözlerim sayesin de deniz mavisine dönse,
daha da derin yeşil olsa sayesinde.

belki de öldürmemem gerek diye kendine geldi,
severek düzelir her şey dedi, hem ablam kızar ki birilerinin canını yakarsam dedi,
lisede sevdiği kızı düşündü, sol yanağının kenarına bir çizgi yolladı
sonra cümleler,şiirler yazmak istediği kadını düşündü,
ince bir çizgi,
kocaman bir gülümseme güzel yüzünde,
gözlerindeki yeşili kıskanabilirdi doğa, bu kadar
güzel olmamalılar diye,
kızardı o da onlara,
bunları güzel yapan insana kızın diye
mutlu olmayı düşünüyordu hep elleri cebinde, sırtını tezgaha yaslamış,
hayatın hızından etkilenmeden,
ne çok yaşayacak şeyim var diye sevinirdi uyumadan önce,
üşümezdi çok,
şaşırırdı insan hırkayla yağan karın altında üşümemesine
belki de ben gibi üşümeyi seviyordu kim bilir,
aslında kar yağdığında üşüyordu ama
o zaman düşündüğü tek şey,
kahverengi saçları yüzüne düşen kadının,saçlarını kulaklarının arkasına alıp,
üşüme demekti,
ellerini yanaklarına dayayıp, üşümeni istemiyorum demek istiyordu,
kar topu oynadıkları için ellerini alıp her noktasını öpmek istiyordu,
ısınmalıydı,
zaten sıcaktı ki o ama benimle daha da ısınsın istiyorum dedi,
hediye ettiği şiir kitabını baş ucunda tutuyordu,
aslında onunla daha fazla vakit geçirmek istiyordu,
dirseklerini bara dayasa konuşsa ben dinlesem diyordu saatlerce
konuşabilir ki sıkılmam diye şımarıyordu kendi kendine,
daha fazla görmek istiyordu onu, hatta onunla uyanmak istiyordu bazı zaman,
saçları yastığa dağıldığında suratıma düşsün istiyordu,
uyanmasını bekliyordu parmak uçları ile onun yüzünde gezerken,
kahvesini yapmalıyım diye düşünüyordu, ne çok sevinir kahve kokusu ile
uyanmayı dedi,
komik hikayeler anlatırım kocaman gözleri ile
gülsün diye, gözlerimin ta içine bakar ve yeşil rengin sadece
onun benim gözlerime yakıştığını söylerdi,
insanları öldürmekten vazgeçtim sayende dedi,ayakları kumsala batmış haldeyken
iyi ki burdasın dedi, deniz seninle daha güzel dedi,
kadın döndü ve ben kuracaktım o cümleyi dedi,
cümlelerimi tamamlamanı seviyorum
ama yanımda gülmeni daha çok seviyorum,
aslında bana gülmeni seviyorum hepsi bu,
denizin maviliğini unutuyorum gözlerinde dedi kadın,
deniz kızar sonra dedi.

hesabı istedi ve bardan kalktı kadın.