bugün

yiğit özgür

karikatürlerinden ziyade, hikayeleriyle gülmekten kırıp geçiren yazar.

içimizden biri: yekteran baymedir

merhaba, adım yekteran baymedir. az rastlanan bir isme sahibim.
anlamı, "baharla birlikte denize düşen ilk yekteran" demektir. dedem koymuş...
ezanla kulağıma fısıldadıktan sonra infilak ettiğini söylerler.

bu benim dükkanım ali. ali sayesinde geçinip gidiyorum.
ali'yle geçirdiğim zamanın dışında genelde nusret'le takılırım. nusret benim evim.

nusret oldukça pimpirikli ve evhamlı bir tiptir. balkonum burak'la onu çekiştirmeye bayılırız.
yani irfan'a bayılırız. irfan, balkon burak'la nusret'i çekiştirmemize verdiğimiz bir isimdir.

sanırım aklınız karıştı. yani osman oldu. osman olduğu zaman yapılacak tek şey vardır.
samet... ama samet için de şartlar her zaman uygun olmayabilir.
zaten uygun olsaydı kenan olmaz mıydı?

hah hah hah hah... ilahi... oniki yıl önce kafayı yediğimden beri hiç bu kadar gülmemiştim.
güldüysem de hatırlamıyorum. ayrıca hatırlayanı da zikiyim hatırlamayanı da...

orhan'la sekiz yıl önce tanıştım. vecdi bana fikri'ydi. ben de sertaç deyip akın'a gittim.
(yalnızlıkla sekiz yıl önce tanıştım. insanlar bana tuhaf tuhaf bakmaya başlamışlardı.
ben de amaan boşver deyip bir iki kere osurdum... )

peeki peeki sizin anlayacağınız dilden konuşalım. iyi akşamlar, nasılsınız?
teşekkür ederim ben de iyiyim. ah hah hah gerçekten mi söylüyorsunuz?
alemsiniz... eeh, bu da hiç eğlenceli değil... aa bi dakka... eğlenceli lan galiba...
du bakiyim. hohohahoh... eğlenceliymiş lan.

boş zamanlarımda sinemaseverleri döverim. çünkü çok severler sinemayı.
kimse beni o kadar sevmedi... bazen dünyaya timbör tın, bir akina temizhawa,
bir firensiz zort hoppala hey olarak gelseymişim ne güzel olurmuş diyorum.

babam mali müşavirdi, annemse ev kadını. sonra annem mali müşavir oldu, babam şöför.
ben doğduktan sonra babam işi bıraktı, annem ağaca çıktı. ağacı teyzem kesti, teyzem suya düştü.
suyu inek içti, annem dağa kaçtı. şaşkınlıktan hepimizin çanak çömleğinin patladığını hatırlıyorum.

bunlar benim ellerim seha'yla süha. tamam lan anladık sıkıldınız bu muhabbetten.
ama küçük bi anekdort anlatmadan geçemeyeceğim. bigün şey oldu. hehe... öyle acayipti ki...
bunlar geldi... hehe... vay efendim şöyle böyle... ulan dedim.. ne alakası var...
s.kiyim resmen unutmuşuz olayı. aa doğru ya, iki önce bakkalın orda unutmuştum ben bu olayı...
kısmet.

iki kere evlendim... bu evliliklerimden iki tane karım oldu. ikisi de kız. isimleri vildan'la burcu.
boşandıktan sonra anneleri onları görmeme izin vermedi. ben de okey dedim.

çat pat ingilizce, nay nay almanca bilirim.
derdimi anlatacak kadar italyanca, sevincimi paylaşacak kadar ispanyolca bilirim.
bu aralar japonca'yı söküp, farsça'ya takmak için uğraşıyorum.

babamdan kalma küçük bir arsam var.
kusura bakmayın zikretmeden geçemeyeceğim, adı oykun...
geçen sene oykun'u almak isteyen biri çıktı. aklımı kaçırdığımı duymuş olacak ki,
çok düşük bir para önererek beni kandırmaya çalıştı. elbette ben yemedim...
hemen teklif ettiği paraya oykun'u sattım... niye böyle oluyo yaa...

oykun'dan kazandığım parayla numan adında nefis bir eşofman takım aldım.
çok eskiyince kapıcının oğluna verdim. o da beni tartakladı.

geceleri uyumadan hep aynı şey için dua ederim...
allahım, sen koen kardeşlerden en az birinin belasını ver!
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar