bugün

sevgiliyle ayrılmanın en kötü yanı

ayrılığın ilk haftasıdır. ben daha ilk günündeyim.
8 aylık bi ilişkim vardı. hayatımda ilk kez bi kızla bu kadar iyi anlaşıyordum. gözlerinin öyle güzel bi yeşili vardı ki bakmaya doyamıyordum. kafa olarak frekansıma bu kadar uyan bi kız tanımamıştım daha önce, bu kadar iyi kalpli bi kız da...

ilişkimizin 5. ayında bana sıkıldım dedi. garip hissettiğinden bahsetti. hevesinin kalmadığını anlattı. ama sevgimde en ufak bi değişme yok dedi. bu olaydan sonraki ilk buluşmadan sonra iyi hissettiğini anlattı. yaklaşık 1 ay sonra tekrar aynı şey oldu. buluşup konuştuk ama düzelmedi. ayrılmaya karar verdik. ama konuşmaya görüşmeye devam ettik aynı şekilde. her gün Allah'a bana onu geri vermesi için dua ediyordum, ve alışık olmadığım bi şekilde sürekli ağlıyordum. zoruma gidiyordu bu durum. madem seviyorduk birbirimizi, neden böyle olmak zorundaydı?

daha sonra düzeldi aramız, eskisinden farklı aktiviteler yapmaya, farklı yerlere gitmeye başladık. herşey çok güzeldi. ama tekrar garip davranmaya, soğuk konuşmaya başlamıştı. yaşam enerjim çekildi, anladım yine aynı şeyin olduğunu. pazartesi oturduk konuştuk, ben onun bazı davranışlarından rahatsız olduğum için ona bunları söyledim, o tekrar aynı hissettiğini söyleyince ben de rahatsız olduğum davranışlarından dolayı 'ayrılmak istediğinde ayrılırız' dedim. ilk defa ayrılıktan ben bahsediyordum, ama biraz da canıma tak etmişti. seviyordum ama boşa çabaladığımı anlamak koyuyordu, ayrıca sırf sevdiğim için yaptığı yanlışlara göz yumar hale gelmeye başlamıştım, ama yapamazdım.

dün ayrılmak istediğine dair destansı bi mesaj attı, 'biz sevgili olduk ama aynı zamanda en yakın arkadaş da olduk, galiba o duygular ağır basıyor, artık sevgili olarak yapamıyorum' ana fikrine dayalı uzun bi mesajdı. 'nasıl istersen' dedim. daha önce ayrılmamak için çabalayan taraf olduğum için bu kez altta ezilen ve üzülen taraf olarak gözükmemek için 'ben de son olaylardan sonra eskisi gibi olamayacağımı düşünmeye başladım' tarzında bi cevap verdim. bu sabah okulda buluşup yüzyüze konuşmak için sözleştik.

bu sabah yüzyüze oturup konuştuk bundan sonra ne olacağını. arkadaş kalalıma getirdi işi biraz. ben hiçbişey olmamış gibi arkadaş olamayacağımı söyledim. 'sana en ufak bi öfkem yok, ama hiçbişey olmamışçasına kanka gibi davranamam' dedim. o da aynı şeyi yapamayacağını, ama yabancı gibi davranamayacağını söyledi. sonunda uzamaması için 'nasıl istersen öyle oluruz, ama bi sıkıntın, bi derdin olursa ilk beni ara' dedim, burada böyle yazdığıma bakma, söylediğim her cümleden sonra en az otuz saniye duruyor, gözlerime gözyaşlarımın gönderilmeye başladığını hissettiğim için uzun uzun soluklanıyordum, kalktık. sonra okul balkonunda bi sigara yaktım, ayak üstü bi iki muhabbet ettik, götürüp bloğuna bıraktım. birbirimizi öptükten sonra 'görüşürüz' dedik birbirimize, ama ikimiz de farkındaydık içi boş bi laf olduğunun.

o saatten beri boşluktayım. ağlamaktan utanmaz hale geldim. sabah yanında ağlayamadığım her saniyenin acısını şu an çıkarıyorum. severken ayrılmak zorunda olmak daha kötü hissettiriyor insana. çaresizlik beynime beynime vuruyor.

bu acı geçiyor mu?

yıllar sonra gelen edit: geçiyormuş arkadaşlar, baya baya geçiyormuş. hiçbir şey yapmanız gerekmiyor hem de. ancak kendinize değer vermeyi öğrenin. ben bu entry'den sonra ortalamamı arttırdım, erasmus'a gittim. hayatımın en güzel yılını geçirdim ve ingilizcemi katladım. bir sürü arkadaşım oldu. şimdi mezunum ve tekrar yurtdışına gideceğim. sevgiler!
güncel Önemli Başlıklar