bugün

tahtaya konuşanların adını yazan öğretmen yalakası

hey gidi hey..
ilkokul yıllarım aklıma geldi be sözlükcan..
4. sınıfta sınıf başkanı seçilmiştim,
kız çocuğu olunca otoriten olmaz sınıfta. hele bizimki gibi küçük terminatörlerin insanlaşma eğitimi aldıkları sınıfta bu mümkün değil,
yazıyorum isimleri, dolduruyorum çarpıları, hoca gelmeden önce siliyolar piçler.
ayağıma basıyolar, çorabımı kirletiyolar, dövüyorum, popcorncuk görevini kötüye kullandı oluyo.
ve bu eziyetlerin dozu her tenefüs artıyo.
eve saçım yoluk yoluk geliyorum, gece yatmadan dua ediyorum nolur allaam beni dinlesinler diye, kaç kere ağladığımı bilirim.
baktım olmicak, sponge boblu not defterim vardı, oturdum öğretmen masasına bizim azmanları geçtim, çıt çıkaran kızları, hatta akıllı akıllı oturan ama benimle sorunu olan kızları bile yazdım.
önce uyarıyorum, devam ederse çarpı atıyorum, çantamı yere atınca yanına not alıyorum çantamı yere attı diye.
bu böyle 15 dakika sürdü.
sonra bizim hoca, yanında bi adamla çıktı geldi, gözlerim dolu dolu atladım hocanın üstüne, şikayet ettim çirkeflik yaptım. ayaklarımı yere vura vura ağladım.
hoca beni yerime oturttu, önce sınıfa uyarı içerikli tozpembe bi konuşma yaptı ardından hiçbişey olmamış gibi derse devam etti, ben de ağladım, o derse katılmadım.
sonraki ders hoca elinde bi kütük yavrusuyla geldi ve listede adı yazan 15 kişiyi sıra dayağına çekti.
ben mi? intikamın ne kadar güzel birşey olduğunu o gün, o 15 kişi dayak yerken tattım sözlük.
o hazzın adını bilmiyordum ama seneler sonra onun intikam olduğunu anlayacaktım.
sonraki 1 ay boyunca otoriteme kimse karşı çıkmadı, ben de bando takımına girebilmek için başkanlıktan istifa ettim.