bugün

dincilerin istiklal mahkemeleri ikiyüzlülüğü

Üniversitede cami bizim binaya uzak olması ve okul içerisinde mescid bulunmaması nedeniyle kulup odamızda kendi çapımızda bir mescit hazırlamıştık, arkadaşlarla namazımızı kılardık ders aralarında (ülkücü bir ekiptik) . Neyse gel zaman git zaman bir arkadaş yaşı geçkin bir abiyi sınıftan tutup kulup odamıza getirmiş bizimle namaz kılabilirsin diye, biz de tabi hoşgörüyle hatta sevinçle karşıladık.
Yaşının büyüklüğünden de ötürü yaptık önümüze imam namazımızı kıldık. Namaz bitince de iki lafın belini kıralım diye çay yaptık içiyoruz ki bu abimiz cebinden cep risalesi çıkartıp sanki kuran okurcasına bize okuyup başladı propagandaya hepimiz birbirimize baktık ama ses etmedik, misafirdir dedik. Konuyu abinin kim olduğunu öğrenmek için yaşın geçmedimi abi senin üniversite içine getirdik abimiz başladı uydurmaya. "Ben aslında şiiyim, istanbul'a askeri lise için geldim, o arada hak yolunu gördüm Sunni oldum, harp okuluna gittim Nurcularla takılmaya başladım, onların içerisine girdim, çok yardım ettiler sağolsun, onlardan biri oldum sonra harp okulundan namaz kılıyor diye atıldım"...

istiklal mahkemeleri olayları da böyle bir iki yüzlülük ve uydurmaya dayanır. iki-üç samimi müslüman görünce koşa koşa yanlarına çöreklenmeler ve siyasi fikirlerini empoze etmeye çalışmalar, bu arada milletin diğer insanlarını aşağılamalar, milletin subayı değil de bu siyasi örgütlenmenin adamı olup sonra askeriyeden dışlanınca "namaz kılıyordum da atıldım" diye uydurmalar.

Nitekim, "abi biz ülkücüyüz, senin borun burada ötmez, gerçekten namaz kılma yerine ihtiyacın varsa gel kıl namazını ama nurculukmuş, ticanilikmiş bize sökmez, buradaki gençleri de bunlarla zehirleyemezsin, zehirlersen tepene bineriz" dedik. Adam bir daha gelmedi.

Olay bundan ibaret.