bugün
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek22
- hayatınız boyunca sizi en derinden yaralayan olay8
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek43
- iğrenç bir his tarif et32
- icardi190512
- düşün ki o bunu okuyor17
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi13
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz18
- sözlük kızlarının saç rengi18
- anın görüntüsü9
- galatasaray12
- bülent uygun10
- hakim ziyech11
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı17
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat10
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak17
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj14
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- bir türlü ısınmayan ayaklar9
- en yaşlı özelliğiniz14
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks22
- insanlar melek mi şeytan mı10
- budweiser14
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız12
- hemşire kızlar nasıl oluyor27
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi27
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- içip içip entry girmek8
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- emar15
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
özür dileyerek bir alıntı yapmak istiyorum,yeterince açıklayıcı olucaktır.
11.07.07 tarihli hürriyet gazetesinde prof. dr. şükrü kızılot un bir yazısı vardı.Seçimlere 11 gün kala gerçekten rakamlarla mükemmel yazmıştı.Odamın panosunda asılı durur hala,buyrun lütfen:
--spoiler--
iç ve dış açığa emanet para desteği
ASLINDA, emanet para dediğimizin bilinen adı "sıcak para". Ancak bu deyimi kullanınca, bazıları sıcak ekmek gibi güzel bir şey zannediyor. O nedenle "emanet para" deyimini özellikle kullanıyoruz.
Cumartesi günü, diğer ülkelerle de kıyaslayarak açıkladığımız gibi Türkiye, dünya piyasalarına göre, en yüksek reel faizi veren ülke. Yabancılar, döviz cinsinden yüzde 20 civarında faiz geliri elde ediyorlar.
Bu nedenle, sıcak para için Türkiye en cazip ülke. Türkiye'de hem iç açığını hem de dış açığını, sattığı tesis ve gayrimenkuller, satılan bankalar ve özellikle emanet para dediğimiz sıcak paranın sayesinde kapatıyor.
iÇ VE DIŞ AÇIK
Basit bir anlatımla iç açık; bütçenin açık vermesi oluyor. Bütçenin gelirlerinin (vergi gelirleri ve vergi dışı gelirlerin), giderlerini (borçlanma faizi, personel, cari giderler vs.) karşılayamadığı durumlarda, "bütçe açığı" yani "iç açık" ortaya çıkıyor. Bilindiği gibi bütçemiz, yıllardır sürekli olarak açık veriyor.
Dış açık ise, ülkenin döviz gelirleri ile döviz giderleri arasındaki fark oluyor. Örneğin;
- Türkiye'nin döviz gelirleri (ihracat, turizm, taşımacılık, işçi dövizleri, yurt dışı müteahhitlik vs.) 2005'te 108, 2006'da ise 122 milyar dolar oldu.
- Döviz giderleri de (ithalat, turizm, faiz, taşımacılık vs.) 2005'te 131, 2006'da ise 153 milyar dolar oldu.
Buna göre, döviz açığı (cari açık);
- 2005 yılında 23, 2006 yılında da 31 milyar dolar oldu.
Bilmeyenler için açıklayalım, 2001 yılında, Türkiye'nin cari açığı yoktu. 3.4 milyar dolar fazlası vardı. 2002 sonunda ise cari açık sadece 1,5 milyar dolar idi. Sırasıyla 2003'te -8, 2004'te -16, 2005'te -23, 2006'da ise -31 milyar dolar oldu.
Başka bir anlatımla, 2002'ye göre sadece 2006 yılında, Türkiye'nin döviz açığı (cari açığı) 20 kat arttı. ilk 6 aylık göstergelere göre, 2007 yılında da döviz açığımızın, 2006'dan geri kalmayacağı ve yaklaşık 34 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
EMANET PARA DESTEĞi
Neriman Teyze'nin anlayabileceği şekliyle açıklamak gerekirse, örneğin 2006 yılında harcadığımız döviz kazandığımız dövizden 31 milyar dolar daha fazla!..
- Peki... Bu 31 milyar dolar açığı nasıl kapattık?
- Yabancılar 2006 yılında, sıcak para yani emanet para olarak 41 milyar dolar getirdiler. 31'i ile açığı kapattık, 10 milyar dolarını da döviz rezervlerimize ekledik. Ayrıca Türkiye'nin yüz milyonlarca dolar kazanç sağlayan kurumları ve bazı bankalarını satın alan yabancıların, bu alımlarla ilgili ödemelerinden dolayı 26 milyar dolar civarında, döviz girişi oldu.
- Bir dakika... Yabancılar o kadar ülke varken, bu kadar parayı niye Türkiye'ye getirdiler?
- Tabii ki kara kaşımıza ve kara gözümüze hayran oldukları için değil. Aldıkları kurumlar, Türkiye'nin gözbebeği ve kárlı olan kurumlardı. Sıcak paraya gelince, yabancılar sözgelimi 10 milyar dolar bozdurup, yüzde 20 faiz veren Hazine bonosu Devlet tahvili alıyorlar. Vade bitince, parayı tahsil ettiklerinde, bu parayla dolar kuru sabit olduğu yani artmadığı için 12 milyar dolar alıyorlar. Dolar kuru düşmüşse (ki bir süredir 1.300'ün de altına düştü) 12,5 milyar dolar alıyorlar. Sonuçta, yüzde 20-25 civarı dolar cinsinden kazanç sağlıyorlar. Bu faizin benzeri, dünyada yok.
Yüksek reel faizle borçlanılıp, hem iç açık (bütçe açığı) finanse ediliyor hem de dış açık (döviz açığı) kapatılıyor.
- Peki, bu ne zamana kadar gidecek?
- Kur düşük, faiz yüksek olduğu sürece, emanet para (sıcak para) gelmeye devam edecek. Kriz olmadığı sürece YTL değerli kalacak. Yüksek faiz verilip, döviz düşük tutuldukça ithalat patlayacak. Ege Cansen'in sürekli yazdığı gibi, düşük kur, ithalatı ucuzlatıp, ihracatı kársızlaştırdığı için dış açık, yüksek faiz de bütçedeki faiz ödemelerini büyüttüğü için iç açık yaratmaya devam edecek.
Bir gün döviz tırmanıp, reel faiz düştüğünde, yabancılar Türkiye'ye emanet para getirmeyecekleri gibi, mevcut paralarını da (bono ve tahvilleri satıp ya da banka mevduatını, fonları bozdurup) dövize çevirerek, Türkiye'den gitmeye başlayacaklar.
işte o anda, Türkiye'de dengeler alt-üst olacak.
Nitekim Hürriyet'te de okuduğunuz gibi, önceki gün Maliye Bakanı, dün de Kemal Derviş, sıcak paradan duydukları rahatsızlığı dile getiriyorlardı.
işin doğrusu, herkes bu tehlikeyi biliyor ancak alınan ciddi bir önlem de yok!..
--spoiler--
11.07.07 tarihli hürriyet gazetesinde prof. dr. şükrü kızılot un bir yazısı vardı.Seçimlere 11 gün kala gerçekten rakamlarla mükemmel yazmıştı.Odamın panosunda asılı durur hala,buyrun lütfen:
--spoiler--
iç ve dış açığa emanet para desteği
ASLINDA, emanet para dediğimizin bilinen adı "sıcak para". Ancak bu deyimi kullanınca, bazıları sıcak ekmek gibi güzel bir şey zannediyor. O nedenle "emanet para" deyimini özellikle kullanıyoruz.
Cumartesi günü, diğer ülkelerle de kıyaslayarak açıkladığımız gibi Türkiye, dünya piyasalarına göre, en yüksek reel faizi veren ülke. Yabancılar, döviz cinsinden yüzde 20 civarında faiz geliri elde ediyorlar.
Bu nedenle, sıcak para için Türkiye en cazip ülke. Türkiye'de hem iç açığını hem de dış açığını, sattığı tesis ve gayrimenkuller, satılan bankalar ve özellikle emanet para dediğimiz sıcak paranın sayesinde kapatıyor.
iÇ VE DIŞ AÇIK
Basit bir anlatımla iç açık; bütçenin açık vermesi oluyor. Bütçenin gelirlerinin (vergi gelirleri ve vergi dışı gelirlerin), giderlerini (borçlanma faizi, personel, cari giderler vs.) karşılayamadığı durumlarda, "bütçe açığı" yani "iç açık" ortaya çıkıyor. Bilindiği gibi bütçemiz, yıllardır sürekli olarak açık veriyor.
Dış açık ise, ülkenin döviz gelirleri ile döviz giderleri arasındaki fark oluyor. Örneğin;
- Türkiye'nin döviz gelirleri (ihracat, turizm, taşımacılık, işçi dövizleri, yurt dışı müteahhitlik vs.) 2005'te 108, 2006'da ise 122 milyar dolar oldu.
- Döviz giderleri de (ithalat, turizm, faiz, taşımacılık vs.) 2005'te 131, 2006'da ise 153 milyar dolar oldu.
Buna göre, döviz açığı (cari açık);
- 2005 yılında 23, 2006 yılında da 31 milyar dolar oldu.
Bilmeyenler için açıklayalım, 2001 yılında, Türkiye'nin cari açığı yoktu. 3.4 milyar dolar fazlası vardı. 2002 sonunda ise cari açık sadece 1,5 milyar dolar idi. Sırasıyla 2003'te -8, 2004'te -16, 2005'te -23, 2006'da ise -31 milyar dolar oldu.
Başka bir anlatımla, 2002'ye göre sadece 2006 yılında, Türkiye'nin döviz açığı (cari açığı) 20 kat arttı. ilk 6 aylık göstergelere göre, 2007 yılında da döviz açığımızın, 2006'dan geri kalmayacağı ve yaklaşık 34 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
EMANET PARA DESTEĞi
Neriman Teyze'nin anlayabileceği şekliyle açıklamak gerekirse, örneğin 2006 yılında harcadığımız döviz kazandığımız dövizden 31 milyar dolar daha fazla!..
- Peki... Bu 31 milyar dolar açığı nasıl kapattık?
- Yabancılar 2006 yılında, sıcak para yani emanet para olarak 41 milyar dolar getirdiler. 31'i ile açığı kapattık, 10 milyar dolarını da döviz rezervlerimize ekledik. Ayrıca Türkiye'nin yüz milyonlarca dolar kazanç sağlayan kurumları ve bazı bankalarını satın alan yabancıların, bu alımlarla ilgili ödemelerinden dolayı 26 milyar dolar civarında, döviz girişi oldu.
- Bir dakika... Yabancılar o kadar ülke varken, bu kadar parayı niye Türkiye'ye getirdiler?
- Tabii ki kara kaşımıza ve kara gözümüze hayran oldukları için değil. Aldıkları kurumlar, Türkiye'nin gözbebeği ve kárlı olan kurumlardı. Sıcak paraya gelince, yabancılar sözgelimi 10 milyar dolar bozdurup, yüzde 20 faiz veren Hazine bonosu Devlet tahvili alıyorlar. Vade bitince, parayı tahsil ettiklerinde, bu parayla dolar kuru sabit olduğu yani artmadığı için 12 milyar dolar alıyorlar. Dolar kuru düşmüşse (ki bir süredir 1.300'ün de altına düştü) 12,5 milyar dolar alıyorlar. Sonuçta, yüzde 20-25 civarı dolar cinsinden kazanç sağlıyorlar. Bu faizin benzeri, dünyada yok.
Yüksek reel faizle borçlanılıp, hem iç açık (bütçe açığı) finanse ediliyor hem de dış açık (döviz açığı) kapatılıyor.
- Peki, bu ne zamana kadar gidecek?
- Kur düşük, faiz yüksek olduğu sürece, emanet para (sıcak para) gelmeye devam edecek. Kriz olmadığı sürece YTL değerli kalacak. Yüksek faiz verilip, döviz düşük tutuldukça ithalat patlayacak. Ege Cansen'in sürekli yazdığı gibi, düşük kur, ithalatı ucuzlatıp, ihracatı kársızlaştırdığı için dış açık, yüksek faiz de bütçedeki faiz ödemelerini büyüttüğü için iç açık yaratmaya devam edecek.
Bir gün döviz tırmanıp, reel faiz düştüğünde, yabancılar Türkiye'ye emanet para getirmeyecekleri gibi, mevcut paralarını da (bono ve tahvilleri satıp ya da banka mevduatını, fonları bozdurup) dövize çevirerek, Türkiye'den gitmeye başlayacaklar.
işte o anda, Türkiye'de dengeler alt-üst olacak.
Nitekim Hürriyet'te de okuduğunuz gibi, önceki gün Maliye Bakanı, dün de Kemal Derviş, sıcak paradan duydukları rahatsızlığı dile getiriyorlardı.
işin doğrusu, herkes bu tehlikeyi biliyor ancak alınan ciddi bir önlem de yok!..
--spoiler--
güncel Önemli Başlıklar