bugün

sebahat tuncel

--spoiler--
Türkiye'yi bir gül bahçesi olarak düşlüyorum. Her renk ve kokudan güllerle donatılmış bir bahçe. Buna halklar bahçesi de diyebiliriz. Türkiye gerek tarihsel ve kültürel mirasıyla, gerekse de çok kültürlülüğe dayalı toplumsal yapısıyla Ortadoğu'nun en güzel coğrafyalarından biri. Ne yazık ki bu çoklu kültürü yadsıyan, dıştalayan bir rejimin yönetimi altında can çekişiyor, kan kaybediyor Türkiye. Tek dil, tek din ve tek millet anlayışı Türkiye'nin kültürel ve toplumsal zenginliğini tüketiyor. Her geçen gün daha da fakirleşiyoruz.
Bir düşünsenize aynı mahallede Türkler, Kürtler, Çingeneler, Çerkezler, Araplar, gayrimüslimler aynı çeşmeden su içiyorlar, aynı sofrada karınlarını doyuruyorlar. Herkes kendi diliyle konuşuyor, ama karşısındakini müthiş anlıyor. Geçmişte böyle yaşamadık mı? Peki bugün neden çitler, sınırlar örüyoruz aramıza.
Sevgiyi yüceltmemiz gerekiyor. Aramıza serpiştirilmeye çalışılan nefret tohumlarını asla yeşertmemeliyiz. Farklılıklarımız ne olursa olsun işe, birbirimizi sevmeli ve anlamakla başlamalıyız. Bu dünyada herkese yer var. Neden, başkalarına yaşam hakkı tanımayalım ki?
Türkiye hepimize yeter. Hepimize ait, hepimizi anlatan, hepimizi temsil eden bir Türkiye. Evet, böyle bir Türkiye hayali kuruyorum ve diyorum ki, özgünlükleri çoğaltmaktan korkmayalım. Özgünlükler bizi ancak güçlendirir, zayıflatmaz.
Parlamentoya mevcut koşullarda gücünün çok üstünde bir anlam ve rol yüklemiyorum. Derin odaklardan bahsetmiştim. Dolayısıyla ülke yönetiminde Meclis'in ezici bir etkisi ne yazık ki mevcut değil. Ancak, önemli bir tartışma alanıdır. Oradan sesimizi daha net duyurabiliriz. Sonuna kadar zorlayıcı olacağız. Sol muhalefeti layıkıyla gerçekleştireceğiz.
--spoiler--