bugün

orta çağ

iki devreye ayrılırsa ilkinde platon; ikincisinde yani skolastik olanında aristotales etkilerine rastlanır. bu devirde, bilimsel araştırma demek, aristotales kitabı sayfalarını çevirmek demekti.
bu dönemde, skolastik dediğimiz düşünceyi oluşturacak düşünürler, platon ve aristotales öğüt ve açıklamalarından yola çıkarak skolasik felsefeyi oluşturmuşlardır. ancak doğmalardan örülü bu felsefe sepeti, her ne kadar beylik sorular gibi duruyor olsa da, yedi yaşında bir çocuğun bile sorabileceği sorulara gebeydi.

saçlı sakallı düşünürler, bu beylik ancak bir çocugun bile dile getirip sorabileceği sotulara yanıt bulmadıklarından, ortaya skolastik düşünceyi attılar.
ve nihayet; "tanrı sonsuz bir sırdır, gelmişten geleceğe uzanır" dediler. olayı kapadılar. ileride bir düşünür, güçlü tanrının kötüleri neden dünyasında istediği be onlara diş getiremediği denklemini kurup, bunun kötülük yanısıra bilgeliğin bir yansıması olduğunu da söyler. kötülüğe karşı iyiliği toparlayacak bilgelik vardır ona göre..

ayrıca, avrupanın dünya demek olduğunun kanıtıdır da. zira, "dünya karanlıkta, skolastik çağda" denilirken, kasıt avrupadır. ancak buradan yayılan akım ve düşünceler öylesine hızla yayılır ki, herkes koşulsuz tapar.