bugün

otobuste dayak yiyen gencler

dün akşam yüksek sesle konuştukları için otobüstekiler tarafından acımasızca dövülen kişilerdir. Linç kültürümüzün ne kadar gelişmiş olduğunu, insanların bir anda nasıl acımasız olabileceklerini gösteren bir durumdur. sürü piskolojisi dedikleri şey bu olsa gerek.

tarihimize not düşmesi açısından olayı da anlatmak istiyorum.

Otobüse 2 genç biner. biri 22 biri 28 yaş civarındadır. alamancı tipleri vardır. biri küpelidir. bu iki kişi en arkaya geçerler. en arkada yer yok diye kapının önündeki yüksekliğe otururlar. yarı türkçe yarı almanca konuşmaktadırlar. biraz alkollü gibiler ama tam emin değilim. sadece cumartesi akşamı saat 10 gibi oldugundan biraz içmiş bir havaları vardır. ama küfürlü konuşma yoktur. sadece otobüs çok sessiz kimse konuşmadığı için bunların sesi daha çok çıkmaktadır.

neyse bir süre sonra arkadan benim 2 yanımda oturan birisi bu iki kişiye biraz susun der. ufak olan itiraz eder rahatsız mı oldun diye. bildik konuşma geçer. diğer uzun boylu ve yaşca büyük olan kendi arkadaşını frenler. yani olaya hiçbir müdahalesi yoktur. gerçi ikisinin de dayak hakettiklerini düşünmesem de dayak hakkettikleri düşünülüyorsa bile ufak olan yemeli dayağı. büyük olan olayı yatıştırmaya çalıştı. kavgacı değil yani.

neyse tam tartışma bitti derken otobüsün oralarında bulunan bir adam yanındaki kızarkadaşı/karısı ile yer değiştirir. yavaş yavaş sinsice arkaya doğru ilerlemeye başlar. bu adam dikkatimi çeker. 34 yaşlarındadır bu adam. olay bitmiştir ama adam arkaya doğru yavaşça ilerlemektedir. birden gelen adamın elinde bir şey olduğunu gördüm. önce bıçak sandım. ama sonra iyice yaklaşınca biber gazı olduğunu anladım. elinde biber gazı olan adam bu iki kişiye iyice yaklaşır. tam bu sırada kapılar açılır çünkü otobüs durağına gelinmiştir. sinsice yaklaşan adam elindeki biber gazını ufak cocuğun yüzüne sıkar. çocuk önce farketmez ne olduğunuz. ama biber gazını sıkan adam çocuğu otobüsün kapısından atmaya kalkar. ama çocuk kapının oradaki demirlere tutunmayı başarır. ama ortalardan gelen acımasız adam gence vurmaya tekme tokat vurmaya devam eder. illa genci otobüsten indirecektir. tam bu sırada otobüsün ortalarından iyi giyimli sarışın bir adam da olaya karışır. gençlere o da saldırır. bu iyi giyimli sarışın adamın yanında kendi 12 yaşlarında çocuğu vardır. çocuk ağlamaya başlar baba yapma diye bağırır ama adam aldırmaz. gözü dönmüştür bir kere. sonra bu 2 vahşi adama bir kişi daha yardım eder. sonra bir kişi daha. bir linç girişimi başlamıştır. herkes bu iki gence vuruyor. gençler otobüsten inmemek için demirlere tutunuyorlar ama kimseye vurmuyorlar... sadece dayak yiyorlar. bu arada otobüsün içi biber gazı yüzünden bağırışan kadınlar ve çocuklarla doludur. anladım ki biber gazı sıkıldıktan 1-2 dakika sonra etkili oluyor. neyse ufak elemanın elbiselerini yırttılar ve onu otobüsten atmayı başardılar. ama yaşca ve boyca büyük olan hala otobüsün arka kapısında yerde demire tutunmuş beklemektedir. bu saldırıyı ilk başlatan, biber gazını çıkaran kişi kimliğini çıkarır ben polisim der. ineceksin otobüsten der. bağırıp çağırır. yerdeki eleman hırpalanmış kötü bir türkçeyle otobüstekilere şöyle der. ben 2 hafta önce amaliyat oldum. 5 yaşında çocuğum var niye bana vuruyorsunuz ne oldu diye sorar. ama toplumsalk linç başlamıştır. polis olan ve linci ilk başlatan kişi yerdeki adamın kafasına aralıklarla ayakkabısıyla vurmaya devam etmektedirler. sonunda onu da atmayı başarırlar otobüsten. sonra polis olan adam şöföre bağırır kapa kapıları!! kapa ve hareket et, aç gözlü şöförler, sarhoşları niye alıyorsunuz arabaya diye bağırır. ama öfkesi bitmemiştir, araba hareket edene kadar bağırır. ben bu kavganın yapıldığı duraktan 2 durak sonra indim. inerken dayak yiyen çcocukların güneş gözlüklerinin kapının orada olduğunu gördüm. bir kere daha kahroldum.

olay hiç yok yere çıktı. iki kişi boş yere dayak yediler. bu yazıyı okuyanlardan şarhoşların dövülmesini hoşgörecek kadar vicdanı gelişmemişler olabilir. ama onlara şunu söylüyeyim ki bu iki genç zil zurna sarhoş deillerdi belki hiç içmemişlerdi ve kimseye zararları yoktu. tek suçları biraz almanca konuşmlarıydı. kimseye sataşmadılar, kimseye küfür etmediler, en arkadaydılar ve bayan yada çocuk yoktu yanlarında. yani tek suçları almanca yüksek sesle konuşmalarıydı. yüksek sesle konuşanları döveceksek her otobüste 3-5 kişiyi dövmek linç etmek gerekir.

Dün gece bu olayı düşünmekten uyuyamadım. hem kendimi hem insanları suçladım. kendimi suçladım çünkü korkakça davranıp kavgayı ayırmaya çalışmadım. belki ilk başta elinde biber gazı ile gelen polisi ilk gelirken gördüğümde mudehale etseydim olay bu raddeye gelmeyecekti. ya da ikinci eleman yerde demire tutunurken polisin onun kafasına tekme atmasına engel olabilirdim diye düşünüyorum. ama oradaki linç olayını görünce hiçbirşeyin bu linç hareketini durduramayacağını gördüm. vicdanımı hafifletmek için inerken en arkada benim yanlarımda oturan birine yapılanın çok yanlış birşey olduğunu ortada fol yok yumurta yokken böyle bir olayın gelmesinin çok yanlış olduğunu yüksek sesle söyledim. polisin de duymuş olduğunu tahmin ediyorum. ama insanda vicdan yoksa ne yapmalı. toplumun nasıl sinirli olduğunu yanında kendi cocuğu olan iyi giyimli adamın nasıl kaplan gibi saldırdığını unutamam. herkes kavgaya dövüşe her an hazır. bir olay olsa da birilerini linç etsek diye bekliyor.

eskiden herkese şöyle derdim, allah akıl fikir versin. ama şimdi şöyle diyorum. allah herkese aklın yanında vicdan versin.