bugün

yan dairedeki yaşlı teyze ile çılgınca sevişmek

seksin anlamsızlaşması ve bi yerde insansızlaşması.

la fa la sol ismail ev(iç/gün)

günlerden cumartesi.
ev ahalisi akraba denen gereksiz topluluk ile mangal maksadıyla yazlığa göç etmiş durumda.
facebook, twitter, uludağsözlük vb. sanal ortamdan düşürdüğüm hatunları sıra ile evime misafir etmek için ikamet ettikleri yerin uzaklığına göre sıra numarası yazmaktayım.
sıralamayı bitirdim ve ilk hatun kişisine adresi yazdım, seyahat edeceği korsan taksinin numarasını verdim beklemeye başladım. takribi 17 dakika sonra evin kapısı çalacak. bu sırada dişlerimi fırçalayıp misafir hanım kızımızın saç rengine uygun boxerı seçebilirim. 10 dakika gibi kısa bir sürede kapı çaldı.

"ihsan abi nin havaalanı müşterisi var heralde, ivedi ivedi getirdi karıyı eheh...." dedim kendi kendime.

koştum kapıyı en seksi ve umursamaz tavrımla açtım.
gözlerime inanamadım.
kapıdaki yan dairede oturan z. teyze(79) idi.

size biraz z. teyze den bahsedeyim;
3 akşamda 1 olmak üzere zilimize tecavüz eden.
kapıyı açar açmaz içeri dalan.
saatlerce mutfağımızda oturup hiç nefes almadan konuşan ve etrafındaki kimseyi konuşturmayan.
"ben artık kalkayım." dedikten en az bir saat sonra kalkan.
kalktıktan sonra da dairesine geçmeden önce evimizin kapısına kulağını dayamak suretiyle içeride dönen muhabbetleri dinleyen bir yaşlı kişisi.
çılgın yaaa!

sağ eli, zilin hemen altında yaslanmış olarak duruyordu.
boynu, kapıyı dinlemek üzere kafasını öne sürmüştü.
sağ ayağındaki terliği çıkarmış ve üzerine basmıştı. böylelikle ben kapıyı açar açmaz içeri dalacaktı.
içeri dalmak demişken, her zaman böyle kendini hazırlar ve ben kapıyı açar açmaz içeri dalardı kendileri. ve ben "bizimkiler evde yok, orda burda." dedikten sonra antrede bi tur attıktan sonra çıkardı evden.
antre de bi turdan kasıt; yaşlı olduğundan mütevellit çabuk dönemiyo, sistem tüm birimlere mesajı yollayana kadar antrede bir tur atılmış oluyo yani.
yani bir ibrahim üzülmez değil çabuk dönme konusunda.

kapıyı açtım ve hemen içeri atladı.
"neee haber evladım?" dedi aynen bu şekilde.
şaka olsa yazmam buraya. "naaaber" in yaşlılar için uyarlanmış versiyonu. "naaaaber olm" değil de "neee haber evladım" gibi.

"iyidir z.teyze, sen nasılsın?" derken telefonum çaldı.
arayan burcu idi.
sanırım korsan taksicime güvenememiş olacak ki başka taksi ile geldi ve adresi tekrar soracak diye düşünerek açtım telefonu ve;

- ismail ben gelemiyorum. babam hastalanmış acile kaldırmışlar! kusra bakma!
dedi.

yıkıldım.

zira burcu nun evi Aysel in evinden uzak olmasına rağmen ilk sırayı burcuya vermiştim.
daha çok istiyordum burcuyu.
burcu dan sonra tüm sıraları iptal edebilirdim belkide.
ya da yok lan etmezdim.

pompa devam etmeli.

pompa devam etmeli, perde kapanmamalı gibi bir şey benim için.
babamın amcasının oğlu nun düğününde de pompadaydım. oğlunun sünnetinde de. ve adamın ölümünde de. hiçbi törenine katılmadım adamın. bi aile kurulup parçalandı benim pompam devam ederken.
o nedenle pompa devam etmeli.

o an ki sinirle, "gel z.teyze, içeri geç." dedim.
hemen mutfağa seyirtti.
seyirtti derken, atağa çıkarken pas bekleyen defansif orta saha hızında yani.

"hani, anangil nerde?" dedi. "onlar yok ya, yazlığa gittiler." dedim.
"ben kalkiim ozaman, sizinkileri bakıcaaaadım, iki hal hatır sorayım dedim." dedi.
ben de "otur z.teyze, kahve yapıcaktım. gel bi kahve içelim, hem falıma bakarsın sonra gidersin" dedim.
"eyi o vakit." dedi.

başladım kahveleri yapmaya. şaka maka z.teyzenin gelişi iyi de oldu hani kahve için. çünkü tek kişilik kahve yapmayı ömür billah beceremedim. sırf bu yüzden kahve makinası aldırdım eve lakin tadında bi eksiklik var bişey tutmuyo cezvedekinin yerini. neyse orta şekerli kahvelerimizi yaptıktan sonra. 4 sende önce evlenerek doyçlant a yerleşmiş olan arkadaşımın 1 hafta önce getirdiği likörlü çikolatalar geldi aklıma. hemen dolaptan çıkardım ve 2 şer tane koydum fincanların yanına. "çikolata viskisiz olur mu ulan?!" dedim kendime. yürüyen coni nin gold label inden biraz damlattım kahvelerimize.

tavsiye ederim ayrıca gold label ve kahve mükemmel bi ikilidir. red ve black label ile hiç iğrenç bi tat olur ancak gold label ile mükemmeldir.

kahvelerimiz de geldiiii, demeden kahvesini verdim z.teyze nin. ölür kalır korkusu eşliğinde kahve içişini izledikten sonra fallarımızı kapadık. "ellerine sağlık evladım, kahven de güzelmiş dedi." "afiyet olsun z. teyze dedim."
hiç uğramadığım okulumu sordu salladım biraz.
şirketin durumunu batacağımız iddialarını sordu yalanladım.

"artık bi falıma bakarsın" dedim hatırlatmak mahiyetinde.

"soğumuş mu?" dedi sırıtarak. sırıtışından iğrenç bi çaresizlik vardı.

kısmetti, murattı, yoldu, winstondu derken dilinin daha fazla dönmediğini farkettim.
"nasılsın z. teyze?" dedim.
"iyiyim goçum, iyiyim." dedi.
dedi ama gözlerinin yumulmasına engel olmak için yuvalarından çıkacakmışçasına açıyordu gözlerini.
"çikileta verem mi yine?" dedim.
"varsa aliim azucuk, dadı da iyiymiş." dedi.

dahi anlamındaki de yi ayrı kullanacak kadar kendindeydi.
daha sırası değil dedim kendime.
bikaç çikolatadan sonra iyice yavşamıştı.
ayağındaki yün çorabı topuklarına kadar sıyırmıştı.
çatlak ve yarıklarla dolu topukları beni kendimden alıyor hiç bilmediğim diyarlara doğru sürüklüyordu.

artık tam zamanıydı. şortumun astarını küçük ismail e sürtmek suretiyle ismail i adeta bir demir teline çevirmiştim. her an patlamaya hazır bi çatapat gibiydi. tek yapmam gereken duvara sürtmekti.

şortumun bacak kısmını kasıklarıma doğru çekerek küçük ismaile güneşi gösterdim.
z. teyze artık kendinden geçmiş kanepeye başını yaslamış, iyice yayılmıştı.
gözlerime ve kendime inanamıyordum. bu keyfanı ki nefes almadan konuşur, adeta uçan adam sabri performansı sergileceyekmişcesine kanepenin ucunda otururdu.

"z.teyze dişlerini çıkar istersen rahatlarsın biraz." dedim.
takma dişler ağızda rahatsızlık hissi veriyor mu bilmiyorum ama küçükten beri bende hep böyle bir düşünce yaratmıştır.

"ııııhh..." deyip ağzını açarak beni kötü emellerimin sayınlığına bıraktı.

gram iğrenmeksizin ağzından takma dişlerini çıkarıp cam sehpanın üzerine bıraktım. salyaları cam sehpanın cillop parlaklığında güneşin ışıklarını saçıyordu.

küçük ismail yeni fırsatlarla buluşmak üzere idi.
kıçımdaki basket şortunu sıyırdım ve burcu ya niyet kıçıma geçirdiğim krem rengi baksırımla kaldım.
burcu kızıl saçlıydı.
hani siz sefillerin pompa sitelerinde "red head" diye arattığı karı var ya, ondan işe.
kızıl ile krem renginin güzel bir kombin olacağını düşünerek giymiştim kıçıma ama z. teyze ye kısmet oldu. ama yine de ilginç bi kombim olmadı değil. z. teyze nin kına ile boyanmış saçlarıyla değişik bi şey oldu.

baksırımı da sıyırdıktan sonra hemen sapladım küçük ismail i z.teyzenin damaklarına.
çok değişik bir his.
penisiniz acı ile zevk arasındaki o ince çizgide düşmemek için sağa sola yalpalarcasına geziniyor.
omuzlarından tuttuğum z.teyzenin damaklarına hızlı hızlı gidip geliyordum. z.teyze ara ara sırtını koltuktan ayırıyor ayılacak korkusu içime serpiliyor ve daha da hızlanıyordum.
yaklaşık 4 dakika boyunca z.teyzenin damakları arasında gidip geldim.
artık montaj zamanıydı.
"z.teyze sana montaliiim mi?" dedim.
"yok goçum, sağol. almış kadar oldun, benim montum var." dedi.

kıçındaki basma eteği sıyırırken epey zorlandım.
kaç kiloluk kadın ölü ağırlığı ile oturuyordu kanepede.
zor uğraşlar sonucu eteğini çıkarsam da o beyaz paçalı don beni benden almıştı.
kendimde değildim artık. çıkarmakla uğraşamazdım.
gazetelerin olduğu sehpanın alt gözünden ince elişi makasını aldım ve z.teyzenin donuna geniş bir kesik attım.
tren yolu için dağı da dinamitlemiştim artık. tek gereken fitili yakmaktı.

z.teyzenin kukusunda zerre ıslaklık yoktu. bi an performansımı sorguladım. sonra da güldüm kendime.
tükürük yardımıyla z.teyzenin kukusunu yeteri kadar ıslattım. ama nasıl ıslatmak. ağzımdaki kahve esasları kapkara olan z. teyzenin kukusunda farklı bi görüntü oluşturuyor, viski kokusu o kukuyu daha da çekici hale getiriyordu.
gözlerim iyice dönmüştü artık. z.teyze doğum yapacak kevaşe edasıyla kanepede otururken hemen dolaptaki coniyi yürüttüm. domuz dolusu bir yudumdan sonra dizlerimin üstünde yere çöktüm ve z.teyzeye hunharca saplamaya başladım.
biraz önce kuku diye bahsettiğim organ meğer poşetmiş. şuan düzeltme gereği duydum. öyle böyle değil Jumbo çöp poşetiymiş.

tüm tadım zevkim keyfim kaçmış küçük ismail kızgın kumlardan buz gibi denize atlamışçasına büzülmüştü.

hemen z.teyzeye donunu giydirdim. ayılır gibi oluyordu ve korku kaplıyordu tüm bedenimi.
basma eteğini de zar zor giydirdikten sonra ceplerinde evinin anahtarlarını aramaya koyuldum.
bulamadım.
ciciklerin arasına para konduğunu bilirdim ama anahtara ilk defa rastladım.
cicikleri o kadar sarkıktı ki sırtına bağladığı bebeği rahatlıkla emzirebilirdi.

anahtarları da bulduktan sonra z.teyzeyi sırtıma aldım ve hemen kapımızın önüne geldim. birden aklıma sehpanın üzerinde duran dişler geldi. z.teyze sırtımda tekrar mutfağa döndüm. domalma pozisyonu alarak z.teyzeyi düşürmeden dişlere ulaştım. elimde z.teyzenin salyalarıyla birlikte dişleri vardı artık. iğreniyor, kusmamak için nefes bile almıyordum. tekrar kapıya koştum. dürbünden dışarıyı gözetlemeye başladım. kimsenin olmadığından emin olunca çıktım ve z.teyzenin evine koştum. böyle bi ağırlık yok. kalbinin atışını kürek kemiğimde hissetmesem öldü diyeceğim ama Allahtan hissediyorum.

z.teyzenin evine girdim.
3 lü koltuğa uzandırdım kendisini.
kafamda tilkiler gezinmeye devam ediyordu lakin.
"bi de deplasmanda çaksam mı?" diye düşünürken kendime geldim.
hemen televizyonu açtım. samanyolu tv yi açıp z.teyzenin eline kumandayı tutturdum.
anahtarı kapının arkasına takıp hemen evime koştum.
kahve fincanlarını yıkadım. sehpayı sildim ve hemen duşa girdim. küçük ismail i iyice temizledikten ve abdest aldıktan sonra duştan çıktım.
z.teyze ile çılgınca sevişmemizin üzerinden yaklaşık 10 dakika geçmişti.

biraz pes 13 oynadım.
juventus a zlatan, benzema, özil ve neymar transferlerini yaptım.
real Madrid in pirlo ya yaptığı 38 milyon euroluk teklifini reddettim.
pirlo transfer olmak istediği konusunda benimle konuştu.
real Madrid bu sefer teklifi 43 milyon euroya çıkardı.
transfer koşullarını ayarla sekmesine girdim 110 milyon Euro olarak belirledim.
pirlo kaldı.
şuan 13 gol ile gol krallığında 3. sırada. ilk ikide zlatan ve benzema var.
asist sıralamasında ise özil 24 asist ile birinci.
en yakın takipçisi Napoli den biriydi ama unuttum şimdi.
ayrıca belirtmek isterim ki süper star modunda oynuyorum.

esen kalın.