bugün

anneyi düşününce gözlerin dolması

vakti zamanında anneye, anneliğini yeterince hissetirememiş bir evladın vicdan azabı duymasıdır biraz da. sağlığında el üstünde tutulmayı hakeden dünyanın en değerli varlığının kıymetini bilememiş olmanın da pişmanlığıdır. üniversiteye gidene kadar farkında değildim annemin kıymetinin. 9 ay karnında taşımayı ve büyütmeyi o kadar küçümsüyordum ki. babaocağından ayrılıp, üniversite için başka bir şehre gittiğim günün sabahında bir ağaç dibinde kuru puaça ile çayımı içerken farkettim, 17 senede nasıl bir ahmaklık ve gerizekalılık yaptığımı.
yaz-kış her sabah çocuğundan erken kalkıp kahvaltı hazırlamak, okuldan dönünce o huysuz,sevimsiz çocuğun şımarıklığına güleryüzle tahammül edebilmek gerizekalı bir erkeğin bilebileceği hisler değilmiş.
aklımın başıma geldiğini farkettiğim günden beri annem ve annemle yaşadığım diyaloglarım aklıma her geldiğinde gözlerim dolar. hele de hastalığının onu erittiği zamanlarda yanında olamamış olmaktan dolayı kendimden ve yaşadığım her andan nefret eder oldum.
bi gün neydi yine saçma sapan bi şekilde hasta olmuştum, serum takmışlardı, eve getirdiler, beni uyuttu ve kendisi sabaha kadar uyumamış, olur ya serum biter de kolum şişer diye.
bu da benim vicdan azabından ölmem için yeterli bir sebep zaten.
annesi sağ olanlar kıymetini bilsin.