bugün

abdurrahim albayrak

müthiş bir galatasaraylıdır ona lafım yok, devrin adamı olduğuna da katılmıyorum. ben de hagi' yi teknik direktör olarak beğenmem, bülent korkmaz' ı beğenmem; hatta bülent korkmaz' ı yorumcu olarak da beğenmem galatasaray' a sallamalarını unutamam ama bu şahısların futbolcu olarak yaptıklarını, yaşattıkları mutlulukları da unutamam. ne zaman görsem o futbolculuk dönemleriyle hatırlarım onları, gider tanışmak ister, imza alırım. bir galatasaray efsanesine zamanında kaybedilen bir maçın ardından kötü şeyler söyledi diye şimdiki sarılmasına laf etmem ben. futbolcularımıza küfür edip ertesi hafta tribüne çağırıyoruz sonuçta biz de onları zaman zaman.
benim eleştirim şu yöndedir; sayın albayrak bir kısım kişilerce istenmemişti zamanında ya da basına öyle yansımıştı bilmiyorum. galatasaray aslında dışarıya kapalı bir kulüptür, aristokrat bir yapısı vardır, hiçbir zaman halkın takımı gibi bir kimliğe bürünmemiştir. bu bir kültürdür, bir tercihtir. eleştirilecek ya da övülecek bir şey değildir bana göre sadece bir seçimdir. artık futbolun endüstriyel bir olgu haline gelmesi sebebiyle her takım halkla, taraftarıyla iyi ilşkiler kurmaya çalışmaktadır, her ne kadar slogan olsa da aslında ''bizim en büyük sponsorumuz taraftarımız'' sözü fazlasıyla gerçektir. bunlara rağmen kulüplerin kendi geleneklerine, kültürüne bağlı kalması da kanımca bu işin olması gerekeni ve güzelliğidir. galatasaray' ın bu dışarıya kapalı yapısı, bu aristokrat yapısı benim galatasaray' ı sevme nedenlerimden biridir. abdurrahim albayrak, son derece iyi niyetli olmasına rağmen zaman zaman yaptığı heyecanlı çıkışlarıyla bu imajı birazcık zedelemektedir. benim kendisi hakkındaki tek eleştirim budur. galatasaray bir avrupa takımdıır. cluj' ü yenmesi sıradan bir olay olarak algılanmalıdır ve manchester gibi bir devin bir cluj' u yendik diye bize teşekkür etmesi gerektiğini söylemek -espri bile olsa- birazcık çocukluktur. yine jose mourinho' nun terim' i aradığını söylemesi, bizi herkes izliyor demek ki demesi çocukluktur. yahu adamlar sezon açılışı maçını seninle yapmışlar geçen sene, zamanında süper kupayı adamların ellerinden almışsın vs. tabii ki seni tanıyacak. galatasaray' ın böyle reklamlara ihtiyacı olmadığını anlamalı kendisi.
ben 25 yasındayım. 15 yıldır galatasaraylıyım ve uefa zaferinden sonra da galatasaray' ın tarihini de araştıran, öğrenmeye çalışan biriyim. 5 yıl içinde galatasaray' ın gerçek rakiplerinin manchester, chelsea, real madrid olması gerektiğine inanmaktayım ki geç bile kalındı. galatasaray o seviyelere çıkmışken özha canaydın ile birlikte maalesef ekonomik sorunlar yüzünden oralarda kalamadı ve indi. şimdi tekrar oralara çıkmalı ve kalıcı olmalıdır. özellikle ünal aysal ve adnan öztürk de her konuşmada bunu vurgulamakta, galatasaray' ın vizyonunu ortaya koymaktadır. sayın albayraktan da istediğim, beklediğim budur. galibiyet sevinciyle yapılan çok basit bir açıklama olsa da galatasaray gibi bir kulübün yöneticisinin bence yapmaması gereken bir açıklamadır. biz zaten bu seviyelerin takımıyız.

edit: eklemelerim var;

schalke maçından sonra sahada melo ile pitbull sevinci yapması nedir yahu? sen yöneticisin, sen galatasaray gibi bir takımın yöneticisisin. yerde emeklemek sana mı kaldı yahu? futbolcu istediği gibi kutlar ama allah aşkına milanlı bir yöneticiyi böyle düşünebilir misiniz siz? o zaman yönetici sıfatıyla orada olmayacaksın işte. bu adam 15 dakika sonra ayağa kalkıp rakibin yöneticileriyle sohbet edecek? olur mu bu? kimse kusura bakmasın ama abdürrahim albayrak' ın istemeyen yöneticilere hak veriyorum ben. o göreve de tugay kerimoğlu' nu ya da haldun üstünel' i çok yakıştırırırm ayrıca.